Önümüzdeki Cumayı Cumartesine bağlayan gece (3 Şubat 2012) Mevlit kandilidir. Biz de bu münasebetle en az birkaç yazı ile gönüllerde Muhammedî bir sevdanın oluşmasına katkı sağlamayı, gönüllerimizi Onun kutlu doğumuna hazırlamayı murat ettik.
Kutlu doğum öncesinde bize düşen görev, yaşadığımız son asrın en büyük fitnesi olan dinler arası diyalog faaliyetleriyle Muhammed siz bir din anlayışını hâkim kılmak isteyen yerli ve yabancı işbirlikçilerin maskesini mutlaka düşürmek olmalıdır.
Her fırsatta Muhammed siz din olmayacağını ispat etmek için çaba ortaya koymamız, Onun sevisini gönüllerde hâkim kılmamız, inancımız açısından büyük bir önem arz etmektedir.
Her şeye rağmen, Ayeti Kerime de müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilen Yüce Peygamberimizi anlamaktan uzak çok sayıda bedbahtların bulunacağı haber verilmiştir.
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler." (Sebe, 28)
Yüce Peygamberi sevmenin, Ona yakınlığın emarelerini üzerinde taşımayan kimselerin, Ona bağlılıktan ve sevgiden bahsetmesi sadece kuru bir iddiadan ibarettir. Bir hadisi şeriflerinde Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed(sav) kendine yakınlık sağlamak isteyenlere yolunu işaret etmiştir.
?Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salâtı selâm getirenleridir.? (Tirmizî, Vitir 21)
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed(sav) efendimize çokça Salâtı selâm getirebilmek için Onu çok sevmek gerekir. Zira insan sevdiğini dilinden düşürmez; Onu her fırsatta anar. Resulullah?ı(sav) anıp yâd etmenin de özel bir usulü vardır. O da, adı zikredilince, ?sallallahu aleyhi ve sellem? ya da ?Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed? demektir.
Peygamberimize Salâtı selam getirmekle Ona olan sevginin ve yakınlığın artması gerçekleşecek, yakınlık oluşunca Ona uymak da kolaylaşacak, Ona uyunca da hem Allah?ın sevgisine hem de suçlarımızın affedilmesine sebep olacaktır. Al-i İmran süresi 31. ayette bu açıkça beyan edilmiştir:
?Ey Resulüm! İnsanlara de ki: Eğer Allah?ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın?
Cuma günü Peygamber Efendimize Salâtı selam getirmek en faziletli olanıdır ancak diğer zaman ve mekânlarda da Ona Salâvat getirilir. Genel olarak diyebiliriz ki salâvat getirmek için illa özel bir mekâna ve özel bir zamana ihtiyaç yoktur.
"Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça Salâtı selâm getiriniz; zira sizin Salâtı selâmlarınız bana sunulur? buyurunca, Ashâb-ı Kirâm: - Yâ Resûlallah! Vefat ettiğin ve senden hiçbir eser kalmadığı zaman Salâtı selâmlarımız sana nasıl sunulur? Diye sordular. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:- "Allah Teâlâ peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkamet 79, Cenâiz 65)
?Kabrimi bayram yeri haline çevirmeyiniz. Bana Salâtı selâm getiriniz. Zira nerede olursanız olun sizin Salâtı selâmınız bana ulaşır.? (Ebû Dâvûd, Menâsik 97)
Peygamber Efendimize Salât ve selam getirmenin önemini imkânlarımız elverdiği oranda aktarmaya çalıştık ancak şunu da unutmamak lazım ki Onun adı anıldığı takdirde duyup da Salâvat getirilmediği takdirde de Yüce Resulün incitildiği hatırlardan çıkartılmaması gerekmektedir.
?Yanında adım anıldığı halde bana Salâtı selâm getirmeyen kimse perişan olsun.? (Tirmizî, Daavât 101)
Bu bilgiler ışığında zamanlarımızı, dualarımızı ve gönüllerimizi Onun Salâtı selamlarıyla bereketlendirmeliyiz. Bu takdirde hem Onun sevgisinden söz etmeye, hem de Ona yakınlık iddiasında bulunmaya hakkımız olabilir; böylece Ondan huzuru mahşerde şefaat ummak hakkımız olur; yoksa da sonumuz hüsran olur. Bizden hatırlatması.
Uğur Kepekçi