Yirmi yılı aşkın süredir iktidarda kalan AKP hükümetinin lideri Cumhurbaşkanımız ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan kendini sürekli "ben bir ekonomistim" diye ilan eder "Türkiye'yi ekonomik olarak şaha kaldırdığını" dile getirir.
Hükümetlerin görevi devletin kurumlarını en güzel şekilde organize edip milletine hizmettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne seçilen Milletvekillerinin adından da anlaşılacağı gibi asil olan millettir, seçilmişler vekildir. Vekillerin birinci önceliği de millete hizmettir.
Özellikle AKP iktidarları döneminde anlaşıldı ki seçimden önce verilen sözlerin çoğu yerine getirilmiyor. Vekil meclise gittikten sonra milletine hizmette kusur ediyor. Siyasette liyakatten öte sadakate verilen değer de buradan kaynaklanıyor.
Hükümetler milletin yükünü azaltmak ona hizmet etmek yerine yükleri vatandaşın sırtına yüklemeye devam ediyor.
Basit bir mantıkla düşünecek olursak madem ekonomi şaha kalktı. Milletin yükü neden azalmadı. Eğer iğneden ipliği vergiler artırılıyorsa fon adı altında yeni yeni yükler geliyorsa burada bir bit yeniği var demektir. Demek oluyor ki" ben ekonomistim" diye öğünenler ekonomiden anlamıyormuş. Atalarımız "Kişinin aynası iştir lafa bakılmaz" demişler.
Son günlerde gerek Cumhurbaşkanımızın gerek Sayın Bahçelinin İsrail'in Ankara için tehdit oluşturduğunu dile getirdikten sonra AKP milletvekillerinin mecliste basın toplantısı düzenleyip savunma için sadaka dilenmesi hazırlanan tezgâhın ikinci kısmını oluşturduğu kanaatindeyiz.
Eskiden mahallelerde şimdi de oto yollarda sık rastlanan ağıtçılık bir dilenme metodudur. Ekipten birileri başına bir şey gelmiş gibi ağlar, aradan biri de çıkar "Allah için şu gözyaşını silelim yardım edelim" deyince vatandaş vicdana gelir elinde eteğinde ne varsa verir.
Birileri "İsrail kapımızda" diye feryat eder. Diğerleri de "ey vatandaş tehlike kapımızda vatan için millet için Allah için yardım etmeliyiz. Bir kuruşuna dokunmayacağız bu bir vergi değil savunma fonuna yardım" diye açıklama yapar.
AKP milletvekillerinin mecliste düzenledikleri basın toplantısından anlaşılan hükümetin neredeyse iğneden ipliğe vergi ya da fon desteği adı altında millete yeni yükler yüklemeye hazırlandığını anlıyoruz. Ana hatlarıyla basın toplantısının özeti şudur:
"Bölgede savaş ortamı yaşanırken, sınırımızda terör koridoru kurma çabaları da tüm hızıyla devam ediyor. Coğrafi olarak tüm bu sıcak gelişmelerin tam ortasındayken bizim savunma sanayimizi her zamankinden daha güçlü hale getirmemiz önem arz ediyor." Diye önce bir ağıt sonra vergi değil fona sadaka…
"Gayrimenkul alım satımında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı olmak üzere 750 lira, tapuda yapılan diğer işlemlerden 375 lira, noterlerde yapılan sıfır araç tescillerinde 3 bin lira, ikinci araç alım satımında 1500 lira, diğer işlemlerde ise 75 lira gelir alınacak. Limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından yıllık 750 lira Savunma Sanayii Destekleme Fonuna katılma payı alınmasına ilişkin düzenleme yapıyoruz. Yine tahsilatından Fona pay verdiğimiz Motorlu Taşıtlar Vergisinde farklı bir düzenleme yapıyoruz. Halen vergilendirilmeyen motor silindir hacmi 100 santimetreküpün altında olan motosikletlerle, motor gücü 6 kilovat ve altında olan motosikletleri de motorlu taşıtlar vergisinin kapsamına alıyoruz. Bunları da tarifenin en düşük tutarı ile vergilendiriyoruz. Özel Tüketim Vergisinde de dronları ve ÖTV matrahı 5 bin lira üzerinde olan kol saatlerini vergi kapsamına alıyoruz."
Bu sebeple makalemize haklı olarak "Savunma bahane vergi şahane" başlığı koyduk. Umarım tefekkür edersiniz.