Yüce Türk milletinin evlatları ve imkânları, adeta günü birlik politikalara kurban edilmeye çalışılmaktadır. Genel hatlarıyla gidişattan memnun olmadığını iddia eden, hemen her kesimden yazar-çizer takımı, medya mensupları, beklide en fazla vebal taşıyacak kişiler olacaktır. Tabiri caizse; tarih huzurunda hesap vereceklerdir. Çünkü üslendikleri görev gereği halkımızı bilgilendirmek ve gerçek çözümler sunmak zorunda olmalarına rağmen, gerçekleri birçok sebeplerden dolayı halkımıza ulaştırmamaktadırlar.
Her şeye rağmen ülkemizde milli hassasiyetleri olan, gördüğünü göstermeğe çalışan, aydın yazarlarımızda mevcuttur.
Yeniçağ gazetesinden Hasan Demir Bey, bunlardan biridir. Kelimenin tam anlamıyla hakkı sahibine teslim eder cinsinden bir yazı kaleme almıştır. Devletin resmi tv kanalarında tutun, ulusal medyanın kahir ekserisinin, küresel güçlerin borazanlığını yaptığı bir zamanda, dürüst bir ses, dürüst bir kalem, doğruluk adına, dürüstlük adına, adeta bir haykırışta bulunarak; örtme politikası güden, herkese onurlu bir ders vermiştir.
Milli ekonomi modelinin halkımızdan gizlemeye çalışıldığı tespitinde bulunarak, gizlenme sebebi olarak da, Prof Dr. Haydar Başın ABD'nin Irak'ı işgaline, Büyük Ortadoğu Projesi'ne, AB'ye karşı ciddi bir duruş sergiliyor olmasıdır Tespitinde bulunmuştur.
"Milli Ekonomi Modeli" diye bir kitap yazan, bir tez üreten, bu tezini üniversite platformlarında mevcut Kapitalist sisteme meydan okurcasına savunan, "Bir itirazınız varsa söyleyin!" diye Türkiye'deki bütün yazar-çizer, ekonomistlere gönderen Haydar Baş bu Batı karşıtı duruşu karşısında "sanki yokmuş gibi" bir muameleye tabi tutulduğundan da bahsetmiştir.
Yazısının diğer bölümlerinde milli mücadeleye gönül verenlerin tarihte yaşananlarla aynı kaderi paylaşacaklarına da dikkat çekmiştir; Milli Mücadele sürecinde de işgalciler övülürken Mustafa Kemal ve arkadaşlarına aynı şeyler yapıldı.
Türk milletinin temel karakterinin hakikatle barışık yaşamak olduğunu dile getiren Sayın Demir yazısında;
Bu milleti seven herkes, hakikatin müminin yitik malı olduğunu bilecek ve onu nerede bulursa alacak. Bu imanının ve fıtratının gereğidir. Çünkü Türk milleti hakikate sırt çevirmediği dönemlerde hakikati engizisyonlarda boğazlayan cahiliye ifritlerine atının üzengisini öptürmüştü. İfadesine yer vermiştir.
Dünya sömürgecilerin elinde inim inim inlerken soylu bir ses çıkmış, kurtuluşun müjdesini verirken, hala bu müjdenin insanlara ulaştırılmamasını bir kayıp olarak dile getiren Sayın Demir soruyor; Atatürk sağ olsaydı Milli Ekonomi Modeli'ni görmezlikten mi gelirdi yoksa "Gel çocuk, işin aslı nedir hele bir anlat bakalım!" mı derdi?
Bütün olumsuzluklara ve medyanın örtme faaliyetlerine rağmen, halkımız gerçeklerle buluşmaktadır. Milli ekonomiye gönül veren hemen herkes, her platformda milli ekonomi modelini konuşmakta, tartışmaktadır. Bu nedenle, inanıyorum ki; güneş balçıkla sıvanamaz gerçeği mutlaka tahakkuk edecektir. belki yarın, belki yarından da yakın
UĞUR KEPEKÇİ