Bir iktidar düşünün 22 yıldır bu millet onlara ne istedilerse verdi. Elbette FETÖ kalkışmasına kadar da onlar başkasına ne istedilerse verdi. Vakıflara tarikatlara cemaatlere verilenleri sıralarsak kitap yazmalıyız. Makaleler yetmez.
2014 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesine dayanarak yukardaki cümleyi kurduk. Ne demişti hatırlayalım:
"Geçenlerde benimle ilgili 'Bu uzun bize çok hainlik yaptı' dedi. Nasıl hainlik yaptıysak. 17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik? Bu ne vicdandır be. Okullar için yer istedi, verdik. Uluslararası camiada davet ettiler, devlet hükümet başkanlarına bunları refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya? Ne istediniz de vermedik ne isteniz de alamadınız?"
FETÖ kalkışmasından sonra iktidar sahipleri "kandırıldık" dediler. Hâlbuki devlet büyüklerinin "yanıldık, kandırıldık, bilmedik" deme lüksü yoktur.
Sizi kandırdılar ama bizi kandıramadılar. Çünkü biz Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız gibi "Çağın Bilgesi" bir insanla beraberdik. Biz onu dinledik kandırılmadık. Siz de dinleseydiniz siz de kandırılamazdınız.
FETÖ ye karşı verdiğimiz mücadelede bizi yalnız bırakanlar, bizi sürüm sürüm süründürenler bilir. Memuriyet hayatımda çektiğim çileleri bilmeyen yoktur. Tek suçumuz FETÖ tehlikesine karşı milleti uyarmaktı. O zamanın idarecileri dahi bizi anlamamıştı. FETÖ'ye karşı mücadelemizden dolayı bizimle selamı sabahı kesen koltuğunun derdine düşmüşlere sorun onlar da bilir.
Onlarda da menfaat öne vatan millet arka plana düşmüştü. Bize zulmü reva görenlerden ve bu zulme göz yumanlardan ahirette hesaplaşacağız inşallah. Biz FETÖ nün gerçek yüzünü biliyorduk da hükümet bilmiyor muydu? Sağır sultanın bildiğini onların da bilmiyor olması mümkün mü?
Sadece FETÖ meselesinde değil bugün yaşanan iç ve dış sorunların temelinde dün verilen yanlış kararların etkisi çoktur. Ortadoğu'nun kan gölüne dönmesi Filistin'in, Beyrut'un bu hale gelmesi. Suriye'nin toprak bütünlüğünün hükümetin desteği yüzünden parçalanmış olduğu artık gizlenemiyor.
Dün küstüğümüz, ilişki kestiğimiz, zarar verdiğimiz komşularla yeniden barış için yollar aramak bile dün verilen kararların yanlışlığını gösterir. Devlet idaresi dün başka bugün başka düşünmekle olmaz; milli ruh, milli politika ve istikamette süreklilik ister.
İçerde durum farklı mı? Önlenemez suçların tırmanışı, kamuoyundan hiç eksilmeyen çete faaliyetleri, cinayetler, gasplar, soygunlar, kadına ve çocuğa şiddetler, suç dosyaları kabarık olduğu halde elini kolunu sallaya sallaya gezen potansiyel katiller hakkında; hükümet yetkilileri yeni kararlar alınacağını açıklıyor.
22 senedir iktidar olanların kimseye güveni ve huzuru kalmadıktan sora bile hala bu kadar önemli konuları çözememesi ne anlama geliyor? İnsanın aklına deli sorular geliyor. Bir el önce tavşanı besleyip salıveriyor sonra da tazıya tut mu diyor? Velhasıl hükümetler çözüm için varlar. Sorunu çözmek bir yana artıranlara destek verenlerde de sorun olsa gerek.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş bakınız bizi en yüksel sesle uyarıyor: "Yaşayacak vatan bulamazsınız"
"Hepimizin silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Bakın vallahi de billahi bundan 20 sene, 30 sene sonra yaşayacak vatan bulamazsınız. Bu basit bir şey değil, bulamazsınız. Senin yanındaki Suriye vatandaşı bugün yaşayacak vatan bulamıyor, senin hemen karşındaki Lübnan vatandaşı bugün yaşayacak vatan bulamıyor. Siz zannediyor musunuz ki bu ateş olduğu yerde kalır, o ateş seni de sarar, hiçbir yerde kalmaz. Biz şu anda Türkiye olarak bununla karşı karşıyayız."