Ulusalcılık kavramı son zamanlarda daha fazla konuşulur oldu. Fakat ulusalcılık kavramının, manası üzerinde gerçek bir ittifak sağlanmış değildir. Ulusalcılığa bazen hiç alakasız anlamlar yüklenilmektedir. Ulusalcılık, şimdilerde öğle bir hal aldı ki; kişilerin niyetlerini açığa çıkaran bir turnusol(belirleyici) niteliği arz etmeye başladı.
Ulusalcılık maskesini kullanıp, AB ci olanlar, ABD den yana olanlar, Ulus düşmanlığı yapanlar, Din düşmanlığı yapanlar
Vel hâsıl görüldüğü gibi bu kavram da kavram kargaşasına kurban edilmektedir.
Her ülkenin ulusalcılıktan anladığının farklı şeyler olacağı muhakkaktır. ABD, AB nin ya da başka bir milletin Ulusalcılık anlayışı ile Türk Milletinin Ulusalcılık anlayışı farklıdır. Çünkü her milletin ulusal anlayışı ve hedefleri farklılık arz eder.
Her ülkenin kendi ulusal çıkarları, milli menfaatleri o ülkenin ulusalcılığının temellerini ve hedeflerini belirler. O zaman Ulusalcılık kavramının içerdiği mana doğru olarak tarif edilmedikçe, Ulusumuz bu oluşumdan yeterince fayda sağlayamayacaktır.
Ulusalcılık fikrinin faydalı bir zemine oturtulması halinde, istenilen hedeflere varılabileceği muhakkaktır. Fakat görülen manzara ulusalcılık fikrinin çok da sağlıklı bir zeminde gelişmediğidir. Bu konuda da, her konuda olduğu gibi kargaşa hâkimdir.
Ülkemiz ve geleceğimiz adına kargaşanın önüne geçilmesi mutlak şarttır. Bunun için, tarihimiz en ince ayrıntılarına varıncaya kadar mutlaka incelenmelidir. Başlangıçta sağlam zeminlere oturtulmayan hiçbir yapı gelecek vaad etmez. Eğer sağlıklı bir ulusal oluş sağlanacaksa, tarihten gelen köklerimiz üzerine bina edilmelidir. Tarihimiz incelendiği zaman milletimizi dininden, örfünden, kültüründen ayrı düşünemezsiniz. 5000 yıllık bir geçmişe sahip olan aziz milletimizi köklerinden ayrı düşündüğünüz zaman onu ulus devletlerarasına koyamazsınız.
Ülkenin kötü gidişine dur diyebilmek için başlatılmış olan kuvvayi milliye ve ulusal oluşum hareketlerin önüne çıkarılan engellerden biri de önem arz eden bu kavramların içleri boşaltılmak istenmesidir. Bunu önlemenin ve yapılan işin daha sağlıklı zeminde gelişmesinin yolu; Kuvvayi milliye, ya da ulusal oluş gibi kavramların, ilk çıkış temelleri içerisinde değerlendirilmesini sağlamaktır. Kuvvayi milliye hareketini başlatan Mustafa Kemal Atatürkün bu oluştan maksadı ve hareket tarzını anlamadan kuvvayi milliyeci olunamaz.
Kuvvayi milliye; milletin kuvvetlerinin devreye konması manasına gelmektedir. Atatürk, kurtuluş mücadelesinde milletin dinamikleri olan inançlarını hiçbir zaman göz ardı etmemişti. Milletin ne diniyle, ne inancıyla, ne örfüyle, ters düşmemiştir. O her zaman milletin kuvvetlerini ulusun çıkarlarına dönüştürmesini, bir ve beraber olmasını temin etmesini bilmiştir.
Türk milletinin ulus devlet olmasının en belirgin özelliği; içindeki hiçbir farklılığı, ayrılıktan saymayıp, birlikteliğe çevirmesini bilmesidir.
Şu anda aziz Türk milleti zor dönemlerden geçerken, adeta işgal manzaraları yaşanırken, topraklarımız satışa sunulurken, bu gidişe dur diyebilecek ulusal birlik şarttır. Ulusal birlik ise, milletin değerlerinden ayrı düşünülemez. Ulusal oluş mensupları ya da kendini kuvvayi milliyeci sayan hiçbir kimse, kendini milletin değerlerinden ayrı tutamaz ya da onlara ters düşemez. Bu konuda kendini sorumlu hisseden her kurum ya da kişilerin vazifesi; "milletin değerlerini tanımak, ulusal çıkarlarını düşünmek ve ulusal mutabakatın oluşmasını sağlamak olmalıdır."
Ulusalcılık kavramı ve kuvvayi milliye hareketi en kâmil manada Prof. Dr. Haydar Baş Beyin şahsında ve sözlerinde bütünleşmektedir. Onun Milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür. Sözü, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir ölçü hükmündedir.
Faaliyetleriyle, Ülkeyi karış karış gezerek milletin kuvvetlerini yine milletin menfaatine devreye koymaya çalışmakla, milletimizin ve devletimizin problemlerine çözümler sunarak, gerçek Kuvvayi milliyecinin örneğini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Madem ülkenin çıkarları bütün çıkarların üstündedir. O zaman ulusalcılık kavramını ulusun değerleriyle barışık bir halde anlamak ve yerine getirmek, gerçek kuvvayi milliyecilerle birlikte hareket etmek vatani bir görevdir.
UĞUR KEPEKÇİ