İnternette, sanal âlem denilen yazışmalarla başlayan dostluklar sayesinde, ideal birliktelikleri olan insanlar arasında kalbi dostluklar oluşmaktadır. Toplu vurdukça yürekler, onu top bile sindiremez mantığı gelişmekte, vatanseverlerin yürekleri birlikte atmaktadır. Bu dostluklardan biri de Sayın Alpertunga Yılmaz kardeşimizle oluşmuştur.
Geçenlerde, Aksiyon dergisinde çıkan bir haberi analiz edince, milli bütünlüğümüze zarar verebilecek yaklaşımlarda olduklarını tespit edip, dergi yönetimini tenkit yazısı yazmıştı. Bendeniz de kendilerini tebrik sadedinde birkaç satır not düşmüştüm. Cevap olarak bana ve grup üyelerine yolladığı yazı gerçekten enfes bir yazı olmuş. İstedim ki okurlarım bu enfes yazıdan mahrum kalmasınlar. Kendilerine tekrar teşekkür ederek, yazıyı aynen sunuyorum.
Sayın KEPEKÇİ,
Vatanımızın ve milletimizin hâlihazırda karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin en büyüğü -kanaatimce- Misyonerlik faaliyetleridir.
Zira yaklaşık bin yıllık bir uğraştan sonra, bizi, bu topraklardan silâhla söküp atamayacağını artık iyice anlayan düşman, şimdi, içimize saldığı ajan-papazlar vasıtası ile "imanımızı çökerterek" menfur emeline ulaşmak istiyor.
Küresel sermayenin güdümünde sevk ve idare edilen "soygun" harekâtı ile milletimizden çalınan iktisadi değerlerin cüz'i bir kısmı, bu ajan-papazlar eliyle; işsiz, yani aç bırakılmış, manevi değerlerimizden uzaklaştırılmış insanlarımıza intikal ettirilerek, Türkiye içeriden çökertilmek isteniyor.
Böylece, dün silâhla geçemedikleri Çanakkale'yi, bu sefer "tek kurşun sıkmadan" geçmeyi hesaplıyorlar.
Misyonerlik faaliyetlerinin önünü açmak, tehlikenin farkında olan insanlarımızı teyakkuz vaziyetinden uzaklaştırmak için kullandıkları en etkili yöntem ise "dinlerarası diyalog!"
Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın, bu tehlikeye milletimizin dikkatini çekmek için gösterdiği gayretlerin farkındayım. Kendisine ve çalışma arkadaşlarına; ayrıca, hangi siyasî görüşten olursa olsun, vatanımızın ve milletimizin bekası için mücadele veren herkese, teşekkür ediyorum.
Hepimiz biliyoruz ki, vatanımız ve milletimiz "küreselleşme" kılıfı altında bir "yoketme" harekâtı ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Şayet, değişik siyâsî görüşlere mensup insanlarımız, millî konularda elbirliği-gönülbirliği içerisinde hareket ederlerse, geçmişte olduğu gibi, bu defa da, varlığımıza yönelen bu haçlı saldırısını muhakkak defedeceğiz.
Üstelik ben inanıyorum ki, Türk Milletinin yeniden azamete kavuşması, sadece bizim için değil, bütün beşeriyet için ehemmiyet arz etmektedir. Çünkü bizim medeniyetimizde "sömürü" yoktur, paylaşmak esastır. Tahakküm yoktur, adalet esastır. Ve tarih boyunca görülmüştür ki, ne zaman TÜRKLER dünya siyasetinde belirleyici olabilecek bir güce kavuşmuşlar ise, o vakit dünya sulh ve sükûn bulmuştur. Dolayısı ile Türk Milletinin yeniden ayağa kalkması, yalnız Türklerin değil, adalete, sulh ve sükûna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyan beşeriyetin azim meselelerinden birisidir.
Bu kutlu davada emeği geçen herkese saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Alpertunga YILMAZ
UĞUR KEPEKÇİ