Toplum olmanın gereği insanlar belli kurallar çerçevesinde yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar. Birlikte yaşamanın ve anlaşabilmenin yolu da belli bir kültür birliği sağlamakla oluşur. Güçlü devletler, kendi kültürlerini ayakta tuttukları oranda ayakta kalabilirler. Bu bir evrensel realitedir.
Gücünü koruyamayan milletlerin tarih sahnesinden silinmesi, kültür erozyonu ile başlar. Milletlerin kültürü; dinidir, dilidir, örfüdür, bayrağıdır. Kültür birliği, aynı zamanda o milletin bağımsızlığının da garantisidir.
Bağımsızlığı elinden alınmak istenen milletlerin kültürleri dejenere edilir, sulandırılır. Yaşam tarzlarının, düşünce yapılarının, inançlarının içerisine yanlış fikirler yerleştirilir. Eğer o toplum içerisinde sağlam bir yapı, güçlü ve doğru bir eğitim yoksa, bu sinsi düşman, ağacı içine düşen kurdun çürütmesi" gibi, o toplumu da yavaş yavaş çürütür ve yok eder.
Asrımızın en büyük hastalığı hükmünde olan bu hal, fitnenin ta kendisidir. Çünkü fitnenin esası aldatmaktır. Gerek fertleri gerekse de toplumları aldatmakla daha kolay yok edebilirsiniz. Haçlı batı bunu en profesyonel bir şekilde yerine getirmektedir.
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed(sav);
"Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı tas gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan (beşeri değerlerden) kendisine ne yutturulmuşsa, onu (hak veya batıl) bilir " (Muslim, Iman 231, (144).)
Kendisine ne yutturulmuşsa onu hak veya batıl bilir ifadesi insanlara yutturulan yanlış ezberden bahsetmektedir. İşte bu ezberlerin yoğunluğu arttıkça insanlar görme ve düşünme kabiliyetlerini kaybetme noktasına gelebilmektedirler.
İnsanların yanlış ezberlerinin bozulması; o toplumun refahı ve geleceği açısından çok önemlidir.
Bu konuda basit ama manidar bir örnek vereyim müsaadenizle; insanların dikkatlerini ve ezberlerini ölçmek maksadıyla cebimden bir kağıt banknot(para) çıkarıp Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yazan kısmını göstererek;
-Şurayı okurmusunuz? diye teklifte bulunuyorum. Okuyucu;
-Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası olarak okuyor.
Bunu orada bulunan birkaç kişiye okutmama rağmen, Cumhuriyet yerine Cumhuriyeti olarak okuyor.
-Neden böyle okuyorsunuz hâlbuki sonunda i eki yoktur. İ eki çok şey değiştirir deyince, Karataşlı Lokantacı Levent beyin dediği gibi;
-Ezberlemişiz, biz bakmadan bize ezberletilenleri okuyoruz
Bu ve buna benzer çok şey bize ezberletildiği gibi okunup, ezberletildiği gibi düşünüyoruz.
Birkaç örnek daha;
-Para basılırsa enflasyon yükselir soruyorsunuz;
-Ne kadar basılırsa? Nasıl basılırsa enflasyon artar! Cevap yok
Belli ki ezber!
-ABsiz- ABDsiz-IMFsiz olmaz!
-Neden olmaz? Güçlüymüş, zenginmiş, biz bize yetemezmişiz, beceremezmişiz! Belli ki ezber!
-Farklı dinlerle ve medeniyetlerle diyalog kurmalıymışız, onlarla iyi geçinirsek daha iyi olurmuş!( Peki, onlar senin hangi inancını kabul ediyor? Ne Rabbini ne Peygamberini, hiçbir şeyini kabul etmiyor. Bu nasıl diyalog?) Belli ki ezber!
Hayatımızdaki yanlış ezberleri sıralamaya kalkarsak; ne zaman, ne de imkânımız yeter!
Çözüm; dışardan ve içerden fitne unsurlarının yaptırdığı ezberleri bozmaktan geçmektedir. İnsanların bu yanlış ezberlerini bozmak için mücadele veren bilge insan Prof. Dr. Haydar Başı izlemeye devam edin. Çok yanlış ezberler bozulacak çok!
UĞUR KEPEKÇİ