İçerisinde bulunduğumuz hafta zafer haftasıdır. Gerçekten de ağustos ayına rastlayan bu önemli zaferler çok önemle kutlanmalıdır.
Ancak zaferleri anlamak için o zaferleri milletine armağan eden askerinden kumandanına varıncaya kadar bütün kahramanlara da önem verilmelidir.
Zaferi anlamak bir bütündür. Zafere giden yoldaki düşünce, inanç, taktik, lider, asker, sivil; savaş alanı, düşmanın konumu, kullanılan araçlar her birinin önemi vardır. Zafer kutluyoruz derken müzmin bir hastalığa dönüşen "Atatürk'ü devre dışı bırakmak" ya da basit birkaç ifade ile geçiştirmek şanlı tarihimize ve kurtarıcı kahramanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e çok büyük bir haksızlıktır.
Kazanılan zaferlerin gayesinin anlaşılması, korunabilmesi ve ileri ufuklara ulaşılmasında gaye edinilebilmesi konusunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çok önemli bir uyarısı mevcuttur:
"Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gayeyi elde etmek için gerekir en belli başlı vasıtadır. Gaye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsaline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kıymet (değer) ifade eder. Bir fikrin istihsaline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaşayamaz). O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem (dünya) doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur." (Mustafa Kemal Atatürk, Ankara, 16 Eylül 1921)
Malazgirt Meydan Muharebesinde Sultan Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında geçen büyük savaş sonucu Türklere Anadolu'nun kapıları açılmış oldu. Malazgirt Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Türk milletinin zaferi ile sonuçlandı. Tarihteki önemli bir zaferi ve Ulu Hakan Alparslan'ı inkâr etmek kimsenin haddine değildir. O bizim ulu hakanımızdır atamızdır.
Kazanılan zaferlerde rol alan askerinden komutanına, her ferdin emeklerini ayırt etmeden başımıza taç edip onlara olan minnet borcumuzu asla inkâr etmemeliyiz.
Değerli dostlar iş Atatürk'e varıncaya kadar sıkıntı yoktur. Saçma sapan bir Osmanlıcılık fikriyatıyla geldiğimiz nokta Başkomutan Atatürk'süz zafer kutlamalarıdır. Bu, kimseye bir şey kazandırmaz. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Hoş geldin Atatürk eseriyle meydana çıkan gerçek Atatürk'ü kimsenin gizlemesine karartmasına imkân yoktur.
Şunu özellikle belirtmek lazımdır ki; eğer Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş mücadelesini başlatmasa ve milletimize önderlik edip Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmasa idi bugün geçmişteki zaferlerden bahsetme şansını kaybetmiş olacaktık. Bugün tarihimizdeki zaferlerle övünebiliyorsak bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına borçluyuz.
Bu bilgiler ışığında diyoruz ki Atatürk'ü anlamadan zaferleri anlamak mümkün değildir. Herkese tavsiyemiz odur ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoşgeldin Atatürk eserini dikkatle okumaktır. Bu sayede hem Atatürk'ü anlayacağız hem de onun vesile olduğu bütün zaferlerin ne anlama geldiğini anlamış olacağız. Aksi halde zafer türküleri söyler, havanda su döver dururuz.