Gülaylardayım. Annesi ve akrabaları oğlan evine çeyiz
sermeye gitmişlerdi. Evde yalnızdı. Hemen gitti ocağa cezveyi koydu. Kahvelerimizi içip hemen
çarşıya çıkacaktık. Gülay o sabah çok hoş olmuştu. Dar bir siyah etek, üstüne
nefti yeşil kısa kollu bir gömlek giymiş, saçlarını tepesinde toplamıştı. Ama
biraz sıkıntılı Görünüyordu. Cezve önünde durduğu halde cezve arıyordu.
-Canım, işte cezve önünde, sen cezve arıyorsun. Ne bu
dalgınlık? Dedim.
-Bilmiyorum Aysel’ciğim, içimde bir sıkıntı var. Sanki bugün
kötü bir şeyler olacakmış gibi geliyor bana.
-Canım öyle düşünme! İyilik düşün ki iyilik gelsin!
-Falıma bakacaksın değil mi?
-Tamam canım, elbette bakarım.
Daha kahvemizden iki yudum almadan sokak kapısı çaldı. Gülay
cumbalı pencereden eğildi baktı. Gelen büyük kayınım Ahmet ' ti.
-Gelsene Ahmet. Kahve içiyoruz
-Yok yenge çıkmıyım. Sizde bir alatirik süpürgesi varmış ,
onu almaya geldim.
-Ne elektirik süpürgesi ya ? Kim dedi sana bunu?
-Abim dedi.
Ahmet bizden beş, altı yaş Küçüktü.
-0ğlum burada elektrik süpürgesi yok! Git abine böyle söyle.
-Tamam yenge söylerim.
Ahmet sokaktan
uzaklaşınca perdeyi kapattı yüzü düşmüştü.
-Şuna bak yaaaa... Ne
hakla! Sanki babasının malı!
Yüzü kıpkırmızı oldu,
sesi bir garip titriyordu. Doğrusu ben de çok şaşkındım.
-Canım belki yanlış anlamıştır.
Üzülme hadi gel
kahveni soğutma dedim.
Onu teskin ettim. Gitti elini yüzünü yıkadı. Arası yarım
saat geçmeden yine kapı çaldı. Bu defa gelen ortaca kaynı Ökkeş’ti. Ahmet’ten iki yaş küçüktü. Gülay perdeyi
çekti.
-Efendim Ökkeş?
-Yenge şu senin
alatirik süpürgesini almaya geldim!
Döndü, gözüme baktı. Gözleri bir anda Ökkeş 'e kilitlendi. Sesi bir anda
daha çok titredi.
-Oğlum, git abine de ki o süpürge yengeminmiş ama vermiyormuş.
Eğer yengemi cehizi ve maaşı için alıyorsa almaşınmış de
Ama yenge abim çok sinirli.
"Eğer o süpürge gelmez se, ben de televizyonu koymam cehize. Cehiz
serdirmem "dedi.
Gülay ile birbirimizin gözlerin e bakarak oracıkta donduk
kaldık.
-Sen git , öyle söyle !
Çocuk bu cevabı alınca şaşırdı kaldı.
Ne diyeceğimi bilemedim.
- Aysel ...! Ben
böyle bir insanla nasıl bir hayat geçireceğim?
Ne kadar mal düşkünüymüş! Yok
olmaz arkadaş, bu iş burada biter!
Gitti elleri titreyerek bir sigara yaktı. Halka halka tavana
doğru yükselen dumanlara bakarken göz pınarlarına biriken yaşlar akmak üzereydi. O ' nu ilk
defa ağlarken görüyordum.
Oturduğum yere çivilenmiştim adeta. Güçlükle yerimden
kalkarak gittim boynuna sarıldım. O' da bana sarıldı hıçkırmaya başladı.
Saçlarını okşayarak başını göğsüme bastırdım.
-Canımsın ne olur ağlama...
Gittim ona bir bardak
su getirdim.
-Aysel bu işi burada bitirereceğim. Telefonları olsaydı ben
ne diyeceğimi derdim. Hiç boşuna sermesinler, zahmet etmesinler.
Böyle konuşurken yine sokak kapısı çalındı. Gülay pencereyi
açtı sokağa baktı. Kapıyı çalan bu defa kayınbabasıydı.
Gülay kızım kapıyı aç hele.
Gülay kapıyı açtı merdivenleri koşarak çıktı.
Gülay kızım sen kadir 'e bakma. Cahal işte.
Böyük bir koç kestik cehiz için. Yimekler yapıldı ,
künefeler yapılorrr. Sensiz içimize
sinmor. Gelicin mi?
-Peki öyleyse hemen şimdi.
Bana işaret etti. Mutfağa geçtik.
-Hadi hazırlan.
-Nereye?
Benim çeyiz sermeye.
-Kızım delirdin mi gelin çeyiz sermesine gider mi, herkes ne
der?
-Gitmem lazım Aysel !
Bugün ne olacaksa olsun?
-Benimle geliyor musun söyle? Yoksa ben tek başıma gideceğim.
Kayın babasının ardına düştük, oğlan evine...
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
EĞİTİMCİ ŞAİR VE YAZAR