Arkadaşlar, Zeytin Zamanı’nın bu bölümünü Kilisli arkadaşlarım tamamını Kilis şivesi ile yazmamı rica ettiler.
Arkadaşlarımın istekleri her zaman baş tacımdır. Hepinize
selamlarımla birlikte saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.
Dedem Fattum Deyza ‘ nın öccelerini iştahla yirken nenem de
singirinden sarmaları ağzına mı dürtordu, burnuna mı bilmorum . Anca dedeme
hayın hayın bakıp söylenmeye başladı .
- Kele herif yeter..
yeter karnıng cırcırcırın olucu öcce yimeden ! O yağlı taman ! Başıma bela mı olucung !
Vallah tumanıgı ben Yuman haaaa !
Hırttlağınga
kuşkuyruğu çıka bes !
Kaldır kez Vecihe
önünden şu öcce sehenini !!! Anam fıkara netsing . Aşşağı tükürseng
sekkel , yokarı bıyyık !
- Ben karışmam anam ! Daha nedorsangız eding !
- Demek eyle...Nenem öcce sehebini tuttuğundan Fattum Deyza ‘ nıng önüne kaldırıp kodu . Arvadıng
yüzü alı al ! Moru mor ! Eksikcağaz birşey demeden kaldırdı yimek çıkınına
Kodu. Bu durum karşısında alayımızın da nutku kurudu .
- Sekkeli sabınlanasıca
yetmiş yaşadı daha gözü hovardalıkta
! Kağın yeter yidiğingiz ! Herkes işinin başına ...
Dedemi bıraksalar orda keriyi bastondan kovalar, bir
eyyii bastonu endirirdi kerining başına.
Amma Emmim ve babam ellerini ellerine vurup hehha çalmadan ikisine de bir henek
söylüyemollardı... Nenem singirinden elini
göğsüne attı koynundan tabakasını çıkarttı , buruşmuş titriyen elleriyle Osmanlı çakmağından
cigarasını yaktı zeytin harmanına doğru dumanını havaya doğru savurarak yeridi
getti. Giderken de genni genne :
- Kepeği kesilesice
!!! Deği söylenordu . Abelerim : - vay
beee.. Bu nasıl bi sevda ... deği leh leh gülollardı .
Ablamla emim kızı da bir eyyii iç geçirdiler . Celal abim :
- Kağıng kez işingize ! Şu sufrayı toplayıng işingizin başına yallah !
- Lan Cemo acık şu
babamdan emmimi oyala da şu zoppunug çeminde bir cigara yakın lan. Şunlar görmesing beni. Yoksa babam eşşek sudan gelenece döğer
vallahilezim!
Sorallarsa abem su dökmüye etti de içeceying zaman ben de
seni kollarım. Ağacın arkasından yengemin sesi geldi.
- Eşşeğin b... u içinde acık ! Ne var şu zukkumda içorsuguz
ecebem ?
Herkes işini yapmaya başlamıştı.
Abem elinde uzun
sırığı ağacın dallarının arasından geçirerek zeytinleri silkelerken ben
de abilerimin konuşmalarını dinlemordum da ... tesadüfen duyordum ! Cemal abim :
- Yav abi nettin , Şo kızdan konuşabilding mi ? Mektup
yazordung verebilding mi ? Güzel kız Allah için yengem !
- Lan oğlum ne mektubu, ne konuşması ? Ben aha iki gün sonra İstanbul ‘ a gidicim.
Okulum açılor. Elin Kızı beni dört , beş sene bekler mi heç ? Kız güzel,
Öğretmen , belli bir ailenig kızı benim
yolumu mu bekleyici ?
- Niye beklemesin ! Sevorsa bekler !
- Oğlum kız beklese de anası bekletmez ! Arvat :
- “ Benim kızumı tokturlar , mehendizler istor . “ Deyi
kasıla kasıla gezormuş ! Benim kimi
talabaya kız mı verirler heç...
- Yav , anamı gönderek hele bir kelle ! Sen de mehendiz çıkıcıng taman !
- Yok oğlum yok ! Kız da beni sevor ama bu iş olmaz ! Zatı ben mektupta yazdım beni unut deği...
- Ay abi yazık Kıza yaaaa... demişim çalkandığımdan ! Yazzık
Kıza !!! Ne vijdansızsıng sen de !
- O kız nerde lan ?
Kez !!!! Şam Şeytanı... nerdesin
sen kez ! Sarı ... ! Bizi mi dinnog sen
? Hiiiii.. Aha geldim senge demeye
kalmadı elindeki sırığı zeytin ağacınıng
dalına vurmasından bile elindeki
sırık çaaatttt ! deği çattanadak ortadan ikiye kırıldı. İki
parçası da şalın üstüne düştü... Ben de
yan ağacın dibinde Eşe ‘ den bile ettun toplorduk ! Ben ağacın arkasında eğilip topladığım için beni görmollardı. Ama
ben konuştukları heneklerin alayını
duymuştum !
- Yaktım şimdi çırangı sarı kızzz...
Ben daha orda durur muyum. ?
Zoppunun çemine doğru
kaçmıya başladım... elini örgülü uzun
saçımın bölüğüne uzattı ama ben bir atmaca kimi elinig altından
kaçtımmmm....Anam :
- No kele nolor size kudurorsungunuz ? Sarmayı çok yidingiz
elleem ?
- hah... hah... haaa !!!! Deği gülordu Cemal abim . Yaşaaa
sarı kız ... sayengde bu iş burda
biter..yeri maçaaa...
Öteden Emim geldi.
- Nolor gençler ? Ne bu taşkala ? Cemal bu sırığa nettiniz oğlum ?
- Emmi sırık ağacın kalın dalına değdi kırıldı. Dedi .
Derken babam geldi.
Noldu ? deği sordu.
Eminim de :
- Sening haytalar uzun sırığı kırmışlar. Aha başka uzun
sırık da yok ! Nedicik şimdi ?
- Nettigiz lan ?
Lağnet sizing tuttuğunuz işe ! Hep şu
babamı görong mu? İki tene feel tutak dedik ,
paraya kıymadı! Keşke ben tutadım
da çoluk çocuğun elinde maskara olmuyaydık.
- O nasıl henek babe ?
- işte eyle henek ! Demir kimi sırığı NetIng de ortadan ikiye
pöldüng ? Abim beni döğer deyi babamın koltuğunun altına
sinmiştim . Ama abim benge hayın hayın
bakordu . Cemal abim de bege “ Eyyi
etting , eyyi i ki bizi zeytin silkelemeden kurtardıng bacım . “ Der kimi gülümseyerek
bakordu . Dedem harman yerinden ağır ağır eli belinde bize
doğru yanaştı. Yerdeki kırık sırığı
görüncü :
- Hele gel Heci gel !
Oğlanlar sening uzun sırığı kırmışlar ! dedi.
- Bin ciza vere başşıngıza
zoyytarılar !
Eklıngız nerde ecep ! Beyle babanıg beyle de uşakları olur işte ! Kırtçalasıcalar ! Aha işimiz sebehe kaldı ! Bir günlük işi iki güne koduguz ...
Anamın ve yengemin ellef işi bitmişti. Yeri toplanıg da
gidek bari dedi babam ! Dedemin sözlerine içerlenmişti besbelli.
Allah’ım dedim içimden ne olur, bir uzun sırık bulsak böyün
bu iş biterdi. Hep benim yüzünden oldu diye gendi gendimi suuçlor çalkım çalkım çalkalanordum. Nedim , mehsim kızdan
ayrılıcı deği yüreğim yandı benim de .
- Selamün eleykim
Heci Mıstafa vahtıngız heyirli ola . Deği yaşlı bir adam geldi yan
zeytinlikten .
- Ve eleyküm selam Reşit Ağa. Hoşgelding
- Eyivallah ! Komşum
Bereketli ola !
- Nettingiz ? Kaç
ağaç kaldı ?
- Daha var yorum ! Uşaklar Sırığı kırmasalardı aha şimdiye biterdi.
- Aha bizimkini verek size. Bizim işimiz bitti. Biz iki
günden belli geloruk buralığa Sonna geçerken bize bırakır geçersiniz. Biz de
sebehe Keferrehim ‘ deki zeytine gidicik
erciden .
- Allah senden razı olsung komşum.
- Yeri lan ! Cemo get
te şu sırığı al da
gel komşugilden.
Kez Fatma acı konşumuza çay getiring !
- Yok kardaş . Arvat
ta tansiyon var. Hebini evde unutmuş ! Başım fırlanor değip duror. Tez evvelden
gidek biz . Bizim arvat evden
pürçüklü kavırması getirmişti. Biz nasıl
olsa eve gidoruk. Acıkan varsa getirim ha ! Ya da aha şu oğlan getsing
getirsin. Torunlar mı bunlar da?
- Sağol kardaş ! Allah razı olsung ! Heee torunlar elingi öperler.
- Senden de komşum . Onca yıl zeytin komşusuyduk sizden
birgün ağrınıp incinmedik Allah var !
- Ben sizden aslında bir cugara almıya gelmiştim. Hefo (
Hafize ) Bacı'nıg içdiği
cügarasından bir tene alım dedim .
- Verim aha Ezzettin
kardaş ! İstediğing cugara olsun !
O arada abim komşunug
uzun sırığını getirmişti . Yüzünde
mutsuz bir hal vardı. Herhalda maça
getme heyalı suya düştü deği zahar Neblim ... Mehsim yeğin mehzundu !
- Bu sırığı da kırmayıng
haytalar !
Komşunung amanatı !
O arada nenem göğsünden cigara tablasını çıkartmak uçun gene elini göysüne sokup
koynundan tabakayı çıkarırken dedem dik dik nenemin gözüne baktı. Nenem o
bakışı görmemişti ama ben görmüştüm !
Tabakayı Ezzet Emmi ‘
ye uzattı. O ‘ da uzandı bir tene cigara
aldı. Cigarayı elinde evirdi çevirrdi :
- Hefo hanım ! Teşekkür ederim ! Ne keder gözel sarılmış bir cügara. Kuş barmağın
kimi eynen !
- Ben gendi tütünümü gemdim sararım.
- Bravo yeğni ! Helal senge ! Bizim arvada açık benge cügara
sar dorum beceremor. Her cügara saror palta kimi morozgele ! Hele bak sen ne narin sarmışsıng
kuş barmağın kimi.
Abooooo.... bu sefer de dedem huylanmaya başladı ! Nenem cügarasını
yaktı, Ezzet emmi de tabi...
- Karşılıklı tüttürürlerken dedemin de sinirinden kafasından
dumanlar çıkordu....
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve yazar