İslam tarihin de Sıffın Savaş’ı anlatılırken, muaviye’nin Kur’an sayfalarını mızrakların uçlarına takma hilesini, savaş taktiği olarak yorumluyorlar. Oysaki bu olay muaviye’nin dini çıkarı için kullandığının bir ispatıdır.
Maalesef yüzyıllardır empoze edilen ve halen günümüzde de devam eden, muaviye’ye karşı iyimser bir bakış açısı var. Dahası muaviye ‘ye (Hz) diyen ve dedirten bir topluluk var. Çünkü sıffın savaş’ının gaflet içinde yapıldığını, şartların bunu gerektirdiğini söylüyorlar. “muaviye o kadar da zalim değil, sonuçta o da bir vali ve halife olmuş kişidir” diyorlar.
Bu insanların vay haline! Bunu söyleyen ve buna inanan insanlar, iman ve İslam tarihi noktasında ne kadar bilgisiz olduklarını da meydana koymaktadırlar.
Gerçi cahillik iman noksanlığına bir sebep olamaz, çünkü Hak olanı öğrenmek istersek, Allah rehberimizi gönderir. İş bizim doğruyu görmek istememizdedir.
Gelelim muaviye’ye; o hiçbir zaman İslam’a hizmet etmemiş, nefsanî ve şeytani isteklerinin doğrultusunda hareket ederek, bu uğurda Ehl-i Beyt ve yolundan gidenlere zulmetmiştir.
Muaviye, Hz. Osman’ın katillerinin teslim edilmemesinden dolayı Hz. Ali’ye, biat etmediğini ileri sürmüştür.
Hâlbuki Hz. Osman’ın katilleri hiçbir zaman muaviye’nin umurunda olmamıştır. Nitekim hakem olayında muaviye, Hz. Ali’ye, Hz. Osman’ın katillerinin teslim edilmesi şartını sunmamış, menfi istek ve şartlarını söylemiştir.
Zaten o dönemde, Hz. Osman’ın katilleri tespit edilse dahi, kural ve kaideler gereğince ancak Hz. Osman’ın oğullarına teslim edilirdi. Muaviye bu hukuk kuralını gayet iyi biliyor, bu şartı koz olarak kullanıyordu.
Muaviye emevi soyundan olan Hz. Osman’ın katledilmesini, kendi saltanatı için bir basamak olarak görüyordu. O, Hz. Ali’nin ebedi düşmanı olmuş ve Hz. Ali’nin makamına hasetle, kinle göz koymuştur.
Peki, kimdir bu Muaviye?
Annesi Hint isminde bir kadındır. Bu kadın Hz. Hamza’yı şehit etmiş, ciğerini sökerek yemiştir.
Babası Ebu süfyan’dır. Ebu süfyan Resulullah efendimiz döneminde Medine’den kovulmuş sahtekârın biridir. Hz. Osman’ın hilafeti zarfında ümeyyeogulları’na hitaben; “bu makamı top gibi birbirinize atın. Ne cennet vardır ne cehennem. Hesap vermek ceza görmekte yok. Ben bu egemenliği sizin için arzu ediyordum” demiştir.(mürucu’z-zeheb, c.1,s.440)
Ayrıca Hz. Hüseyin’i katleden Yezid‘de, Muaviye’nin oğludur. Yani, Muaviye’nin soyu da aynı kendi gibi İslam’a acı olaylar yaşatmıştır. Kerbela şahadeti halen yüreğimizi yakan en acı olaydır.
Muaviye ve ailesi İslam’ın ve Ehl-i Beyt’in en büyük çile sebebidir. Muaviye zihniyeti, İslam’ı çıkarları için kullanan, nefsinin istek ve arzularını İslami kılıf’la örtmeye çalışan ve bu anlayışı insanlara zorbalıkla kabul ettiren bir zihniyettir. Günümüzde dahi bu anlayışın devam etmesi, İslam’da sıkıntı yaşatmaktadır.
Şimdi biz nasıl olur da Muaviye’ye, (Hazret) deriz? Bunu söylemeye nasıl dilimiz varır? İslam inancını yaşayan hiç kimseye bunu söyletemezsiniz. Çünkü Ehl-i Beyt aşkı buna izin vermez.
(gerçi papa’ya cenap ve hazret diyenler için, muaviye’ye hazret demek zor olmasa gerek!)
BEHİYE İNEKÇİOGLU