Akıl hastanesi denetlemesinde, başhekim, taburcu olacak delileri muayene eder. Sırayla delilere soru sorar, sorulara mantıklı ve doğru cevaplayanları, taburcu eder.
O gün içerisinde delilerin hiçbiri doğru cevap veremez. Uzun bir muayene sürecinden sonra sıra bir deliye gelir. Doktor sorar:
-Elin nerede?
Deli, burada doktor bey diyerek elini gösterir.
-Ayağın nerede?
Deli, “işte burada doktor bey” diyerek ayağını gösterir.
-Peki, burnun nerede?
Deli yine aynı şekilde cevap verir ve burnunu gösterir.
Doktor: “tamam uzatmaya gerek yok taburcu olacak bir deli bulduk, salıverin gitsin” der.
Hekim çıktıktan sonra, deli göbeğini göstererek, “ bende bu kafa varken tabi salıverirsiniz” der…
Her gün, güne başlarken “acaba bu gün ne olacak?” diye olumsuzluklara kapılan ve anormalleşen insanların, bu fıkradaki rolünü düşünün! Olumsuzluklar çevremizi öylesine sarmış ki; bize normal gibi gelen, en ufak bir şeye dahi hemen bu iyidir, diye kendimizi kaptırıyoruz. İnsanlar istediği sonuca bir an önce varabilmek için, özenmeden düşünmeden irdelemeden ve sabretmeden kararlar veriyor ve her işi olduya-bittiye getiriyor. Bu özensizliğin olumsuz sonucunu da yine kendisi çekiyor.
Siyasi alanda ya da sosyal hayatta, verdiğimiz kararlar da böyle. Yani kötünün iyisi, ya da delinin akıllısı diyerek araştırmadan, boş verircesine kararlar alıyoruz.
Usanmışlık, bıkkınlık alınan bu yanlış kararların devamını getiriyor. Aslında durup düşünsek, başhekim, o gün, o tımarhaneden hiçbir deli taburcu etmek zorunda değil.
sonra ki gün, ya da bir sonra ki hafta, elbet taburcu edecek bir “ AKILLI” bulunur.
Niye şartları zorlayıp da meydanı delilere bırakalım?
Zaten yaşanılan bütün sıkıntıların da sebebi bu değil mi?
Ülke olarak ta durumumuz aslında böyle…
Bizler aldığımız siyasi ve politik kararları değerlendirirken de bu ölçütü kullanıyoruz. Fakat başarı ve toplumsal refah, idealist olmakla sağlanır. İdealist bir düşünce sistemiyle, çözüm arayışında olanlar, iyinin iyisini araştırırken, bizlerde kötünün iyisiyle uğraşıyoruz ne yazık ki! İşte bu yüzden de meydan akıllı görünen delilere kalıyor.
Behiye Alioğlu