Son yaşanan gelişmeler ile NATO, 70. yıl kutlamalarına tartışmalar içinde giriyor. NATO'nun kuruluşu ikinci dünya savaşından sonradır. Almanya'nın Rusya ve Fransa karşısında mağlubiyeti ve Amerika’nın kaçak güreş ile Japonya’ya attığı atom bombaları ile ikinci dünya savaşı sona erdi. Sonuç olarak dünyada ABD ve Rusya iki süper güç olarak ortaya çıktı.
ABD ve batılı güçler, SSCB ve komünizme karşı, NATO’yu kurdular. Ülkemizde komünizme karşı mücadele adı altında yürütülen çalışmalarla, Rusya karşıtı kamuoyu oluşturuldu.Atatürk'ten sonra öz güvenini kaybeden ülkemiz siyaseti,batıya uydu olmayı tercih etti. İnönü başkanlığındaki CHP, ilk defa NATO’ya üye olmak için başvuru yaptı. Ardından Demokrat parti, NATO’ya üyeliği siyasetinin ana ekseni olarak kabul etti. Ülkemiz Kore savaşına Türk askeri gönderdi. İşin ilginç yanı, henüz Türkiye NATO üyesi bile değildi. Bu teslimiyeti gören ABD, Türkiye’yi NATO’ya kabul etti. O günden bu güne NATO’dan ülkemiz ne fayda elde etti acaba? NATO’nun kuruluş gayesi üye ülkelerinin barış ve güvenliğini sağlamak olsa bile pratikte böyle olmamış, ABD’nin vurucu gücü olarak görev yapmıştır. Hatta Avrupa'yı bile ezmiştir. Avrupa NATO'nun insafına terkedilmiş durumdadır. ABD’nin bencil davranışlarından dolayı Fransa bir dönem NATO’dan ayrılmıştır.
…
Dünya artık eski dünya değildir. SSCB dağılmış, komünizm bitmiş durumdadır. Serbest piyasa ekonomisi de iflas etmiştir. Ekonomik kriz dünyayı dolaşan karabasan hükmündedir. 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş tarafından dünyaya deklare edilen Milli Ekonomi Modeli kapsamındaki “milli para” ile yeni bir dönem başlamıştır. Devletlerin gelir ve gider dengesi anlamına gelen cari hesaplamadaki en büyük açık Amerika’dadır. Haydar Baş beyin tespitine göre bu cari açığa rağmen ABD’nin ayakta kalmasının yegâne sebebi,kâğıdına mürekkep ile dolar mührü basması ve para olarak ihraç etmesidir. Oysa her millet kendi emek ve üretimi karşılığı basacağı milli parasını iç ve dış piyasalarda kullandığı takdirde, ABD’nin küresel sömürüsünün önüne geçilecektir. Sn. Baş bunu açıklarken, Amerika’yı bitirdim diye ilan etmiştir. İşte bu model başta Rusya ve Çin tarafından kabul edilmiş, BRICS devletleri tarafından uygulanmaya başlamıştır. Gelinen noktada artık Amerikan dolarının dış ticaretteki payı süratle düşmeye devam etmektedir. Sonuç olarak doların hegemonyası yıkılmış, yenidünyanın merkesi BRICS devletleri olmuştur.
...
Geçtiğimiz gün Macron'un NATO'nun "beyin ölümünün" gerçekleştiğine ilişkin değerlendirmesi dünyanın gündemine bomba gibi düşmüştür. Meltem TV ana haberlerinde bu açıklamanın NATO’nun beyni olan Amerika’nın ölümünün ilanı olduğu ifade edildi. Aslında verilen mesaj da tam bu idi. Macron’un açıklamasına iki büyük tepki geldi. Birisi Sn. Trump’tan, diğeri Sn. Erdoğan’dan. Kamuoyunda güya Erdoğan başkanlığındaki hükümet NATO’ya karşı, Avrupa Birliğine karşı, Fransa’ya karşı gibi algı oluşturulurken, aslında ateşli bir savunucu konumu devam etmektedir. Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde nota verecek misiniz sorusuna “ne notası, müzik notası mı” diyen Erdoğan, Macron’a yönelik "önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir. Çünkü bu ifadeler ancak senin türündeki beyin ölümü gerçekleşmiş olanlara yakışır" derken, NATO’ya ciddi bir destek açıklaması yaptı. Macron başkanlığındaki Fransa’ya karşı her türlü sözde eleştiri yapılırken, özde hiç de bu esasa göre hareket edilmemektedir. Geçtiğimiz 24 Şubatı Ermeni soykırımını anma günü olarak ilan eden Macron’un tek icraatı bu değil. Ülkemize yönelik eylem içinde olan terör örgütlerini destekleyen Macron hükümetine rağmen Fransa ileAirbus anlaşması mı yapılmadı, savunma sistemi anlaşması mı imzalanmadı. Hatta et alımı için ittifak mı yapılmadı.
Bu gidişle ülkemizin bağımsız duruş ortaya koyması mümkün görülmemektedir. Bağımsızlığa, milli projelerle, sözü - özü bir olan uygulamalar ile ulaşılabilir. Bunun da tek yolu Prof. Dr. Haydar Baş liderliğinde kendisine ait olan Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinin uygulanmasından geçer.