2023’ten 2024’e değişen ne var, 2022’den 2023’e değişen ne vardı veya 2024’ten 2025’e ne değişecek ve nasıl değişsin… Yılları analiz ettiğimizde enflasyonun 2023’te de yükseldiği görülüyor. Gelir dağılımı, yoksulluk sorunu çözülmemiş. Eğitimde fırsat eşitliği hak getire. Zaten nitelikli insan kaynağı son derece eksik. Var olanları da yurt dışına kaçırıyoruz. Biz bunu her sektörde birebir yaşıyoruz. Sağlıkta pandemi ile mücadelede yaşadıklarımız işin cabası. Deprem ile yatıp depremle kalkıyoruz, kulağımızda sürekli depremin sesi var. Depreme hazırlık yetersiz, kentsel dönüşüm iflas etmiş vaziyette. Kentsel dönüşüm ne kadar usulüne uygun yapılıyor bu da tartışılır. Terör, güvenlik sorunları almış başını gidiyor, hâlâ şehitler veriyoruz. Hâlâ güvenlik tehditleri yaşıyoruz. Bu işleri çözmekte mükellef olunan siyasette kutuplaşma had safhaya ulaşmış, toplumsal barış dersek hak getire. İç politika böyle de dış politika farkı mı, hayır aynı şekilde. Dış politikada bölgesel sorunlar var, küresel sorunlar var.
Peki ne oluyor da işler kısır döngüye bağladı. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın güzel bir örneği vardı. Sorunları çözmekle mükellef olan siyaseti öğrenciye benzetiyor. Hocamız derdi ki,- bir öğrenciyi tahtaya çıkaran öğretmen soru sorar. Öğrenci bu soruların cevabını biliyorsa bir dakikada cevap verir fakat cevabı bilmiyorsa bir dakika değil bir ayda, bir yılda beklese cevap veremez- demiştir. Bakın bu hükümet onlarca yıldan beri başımızda ama sorunlar çözülmedi, çözemiyorlar. 2024’e girdiğimiz şu günde çok iyi görmek lazım yaşadığımız büyük resim “Kısır döngü”dür. Yeni yılın hashtag'i #kısırdöngü olsun bence. Peki ne olacak? Türk siyaseti böyle vizyonsuz olduğu müddetçe çözüm gelmez. Gelişmiş bütün devletlere baktığımızda o ülkenin teknolojisinin, o ülkenin siyasetinin, hatta bütün sektörlerin akademiden istifade ettiğini görürüz. Yani akademi, üniversite buraları yönlendirir. Tarımı üniversite yönlendirir, sanayiyi üniversite yönlendirir. Siyaseti üniversite yönlendirir. Bizim ülkemizde ise tam tersi. Bizim ülkemizde maalesef siyaset üniversiteyi yönetiyor. Siyaset üniversite üzerinde baskı yapıyor, kendi kadrolaşmasını yapıyor, bilim yapmanın özgür düşüncenin önüne geçiyor. Maalesef akıllı inovasyon gücü olan araştırmacı gençleri harcıyor. Ülkemizde tersine dönen bir çark var. Tersine dönen çarkla siz hedefe nasıl yaklaşabilirsiniz? Maalesef bunları konuşmak bile günümüz koşullarında son derece zor. Üniversitedeki insanlar bile bunları konuşmaktan çekiniyorlar.
Ekonomide enflasyon, pahalılık, geçim sıkıntısının önüne geçilemiyor. Sosyal devlet diyoruz; fırsat eşitliği yok. İnsanlar doğuştan getirdikleri haklarını yaşayamıyorlar. Barış desek; birlik, beraberlik yerlerde sürünüyor. Devlet-millet; asker-sivil birliği hak getire; Atatürk üzerinden tartışmalar sürüyor.
Bu kadar yaşanan sorunun temelinde yatan ortak payda “bağımsızlık ve milli egemenlik” ruhuna ve projelerine sahip olup olmama ile ilgilidir. Su pınarın başında kirlenmişse bütün musluklardan kirli su akar. Tek tek musluklardan akan suyu temizlemek yerine sorunu kökeninde çözmek gerekir. Ne olacak peki? Bakın, çözümümüz var. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bunların hepsinin çözümünü yazmış, bir medeniyet inşa etmiş. Bu çözümleri uygulayacak kadro yetiştirmiş. Bu kadroyu yönetecek lider insan Hüseyin Baş beyi yetiştirmiş. Enflasyon, pahalılık bunlar çözümsüz değildir, Milli Ekonomi Modeliyle çözülür. Sosyal devleti gerçekleştirememiş olabilirsiniz fakat Milli Ekonomi Modeli zemininde Sosyal Devlet Milli Devlet gerçekleşir. Toplumsal barış, birlik, beraberlik olmayabilir, Ehl-i beyt paydasında millet bir araya getirilir. Evet devlet, millet, askeri sivil birliği istediğimiz manada gerçekleşmemiş olabilir, Hoş Geldin Atatürk mantığıyla Atatürk’ün gerçek kimliğiyle biz o birlik beraberliği gerçekleştirebiliriz. Hem de dev bir çekirdek kadroyla beraber. Ezcümle problem çok ama hiç korkmamak gerek; Bağımsız Türkiye ile problemler bir anda ortadan kalkar, yeter ki biz isteyelim.