Son genel seçimler 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşmişti. Ardından 2024 yerel seçimleri ise 31 Mart 2024 tarihinde yapıldı. Bu iki seçim arasında yaklaşık 10 ay gibi bir süre bulunmaktadır. Seçim sonuçlarına baktığımızda seçmen davranışlarının epeyi değiştiğini görüyoruz. Bu kadar kısa süre içerisinde görülen bu değişim bazı ülkelerde de görülebilmektedir. Bu ülkelerin sosyolojisine bakıldığında bütün toplumu etkileyen gelişmelerin olduğu görülmektedir. Özellikle belirli olaylar, skandallar veya ekonomik krizler gibi dönüm noktaları, seçmen davranışlarında hızlı değişikliklere yol açabilmektedir. Buna örnek olarak Latin Amerika ülkelerindeki ekonomik krizler ve politik istikrarsızlık, Avrupa'da ise göçmen krizi veya terör saldırıları gibi olaylar sayılabilir.
Ülkemizin sosyolojik kodlarından başta gelenlerine değinelim. Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün işgallere rağmen Türkiye Cumhuriyeti devletini kurma başarısı, İnönülü yıllardaki laiklik uygulamaları, Atatürk üzerinde oluşturulmaya çalışılan din karşıtlığı algısı, sağ seçmenin pragmatik oluşu, ülkemizde bir devlet politikasından ziyade siyasi partilerin politikalarının uygulanması, siyasi partilerin ise genellikle milletin bütün değerlerine sahip çıkmak değil de bir değeri istismar etmeye yönelik algı operasyonları, Atatürk’ten sonraki dönemlerde başlayan ekonomik darboğazın devam etmesi… Bu başlıklar seçmen tercihleri üzerinde son derece etkilidir.
Genel seçimlerde beka sorunu ana gündemdi. Bu algı üzerinden siyaset inşa edildi. Hükümet algıyı oluşturdu ve devletin özellikle güvenlik ile ilgili yatırımlarını iyi pazarladı. Ancak sıra yerel seçimlere geldiğinde söyleyecek sözü kalmamıştı. Artık vatandaş projeksiyonu bizzat kendisine ve yaşadığı çevreye odakladı. Gördüğü sosyo-ekonomik yoksulluk ve yaşadığı çevrenin hayatını nasıl da zorlaştırdığını gördü. Seçmen pusulasında AKP’ye oy verip üzerinde ‘ben emekliyim’ yazan pusulalardan bir tanesini de bizzat bendeniz gördüm. Hatta oy sandıklarının açılması sırasında AKP’li müşahitlerin bile son derece sessiz, suçluluk psikolojisi içerisinde, çok kere de hayat pahalılığı, emekli maaşlarının komikliği ile ilgili sohbetlere bizzat iştirak ettiğine şahit oldum.
Yaşamış olduğumuz yerel seçimler, genel olarak adayların kişisel özelliklerine odaklansa da ülkemizi etkisi altına alan hayat pahalılığı seçimlerin temel belirleyicisi haline gelmiştir. Burada Türk demokrasisi adına yapacağımız en önemli tespitlerden birisi, ülkenin eksenini değiştirecek kadar oy hiçbir partinin tekelinde değildir. Türk seçmeni seçme konusunda başarılı olmasa bile ceza verme konusunda çok marifetlidir. Dolayısıyla hiçbir siyasi parti alınan oyları kendisine ait bir demirbaş olarak görmemelidir. Ekonomik zorlukların sürekliliği, vaatlerin gerçekleşmemesi vatandaşların mevcut hükümetten uzaklaşmasını hızlandırmıştır. Seçim öncesinde ekonomi ve maliye politikalarında gerekli popülist önlemlerin alınmamış olması bu durumu daha da kötüleştirmiştir. Bu konuda AKP’nin içine düştüğü güç zehirlenmesi neticesinde milletin iradesini adeta yok kabul etmesi, kendi ajandasına yönelik eylemler içine girmesi sonucunda millet ona kırmızı kart göstermiştir. Bu bağlamda bir gelecek projeksiyonu yapacak olursak AKP kesintisiz ve tek başına en uzun süre iktidarda kalan parti olarak 21 yılda çözemediği ekonomiyi şimdiden sonra çözmesi de mümkün değildir.
CHP ana muhalefet partisi olduğu için oyları üzerine çekmiştir. Ancak, ekonomik refah beklentisine yönelik somut çözümler ve anlayış sunmada yetersiz kalması, seçmenlerin çözüm arayışını sürdüreceği anlamına gelmektedir.
2024 yerel seçim sonuçlarına göre, oylarını arttıran üç partiden birisi BTP’dir. Burada bir iki hususun altını çizmek isteriz.
1. BTP'nin parti programında Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait olan Milli Ekonomi Modeli (MEM) bulunmaktadır. MEM’in Rusya ve Çin başta olmak üzere birçok devlet tarafından kısmi olarak uygulandığı bilinmektedir. Bizzat ülkemiz insanı için yazılmış olan MEM seçmen tarafından tercih edilecektir.
2. BTP bizi millet yapan bütün değerlere sahip çıkmaktadır. Özellikle İnönü’nün Atatürk'ü değil, toplumu bir ve beraber yapacak gerçek Atatürk'ün izinden gitmektedir.
3. Sn. Hüseyin Baş, Türkiye’yi ve dünyayı tanıyan çözüm odaklı bir lider olarak ülkemiz için bir fırsattır. BTP’nin yurt çapında yaygın teşkilatları ve liyakatli dürüst kadroları vardır.
BTP önümüzdeki dönemlerde Türk siyasetinde yükselen trend olacaktır. Bunun zamanlamasını konjonktür ve seçmenin şuurlu davranışları belirleyecektir.
Çok doğru tespitler…