Türkiye'de asgari ücret ve gelir adaletsizliği, toplumun büyük bir kesimini ilgilendiren ve etkileyen bir sorundur. Geçmişte bu ücretler çok düşük seviyelerde belirlenmişti. Ancak, Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye siyasi tarihinde ilk kez asgari ücrete ciddi bir iyileştirme vadetti. O dönemde, asgari ücret rakamı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve diğer partilerin tekliflerini de etkiledi. Bu durum, siyasi gündemin ana maddesi haline geldi. Eğer bu öneri vatandaş tarafından desteklenmiş olsaydı, ülkede yoksulluğun ortadan kalkması için önemli bir adım atılmış olacaktı. Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu hamlesi, asgari ücret üzerine siyasi tartışmaları canlandırdı ve diğer partileri de kendi tekliflerini gözden geçirmeye itti.
Prof. Dr. Haydar Baş, asgari ücret artışını sadece seçim yatırımı olarak görmüyordu. Onun yaklaşımı, insanların yaşam standartlarını yükseltmek ve ekonomik bağımsızlığı sağlamaktı. Milli Ekonomi Modeli, piyasadaki para dolaşımını artırarak ekonomiyi canlandırmayı amaçlıyor. Bir insan vücudundaki kan miktarı ne kadar önemliyse, ekonomide dolaşan para miktarı da o kadar önemlidir. Asgari ücret yoluyla hem vatandaşın alım gücünü arttırılmakta hem de piyasaya para enjekte edilmektedir. Bu şu demek, mesela bir insan vücudunda 5 litre kan vardır. İnsan vücudunda dolaşan bu kan miktarı azaldığı zaman sağlıklı yaşamın devam etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla vücutta belli miktarda kanın dolaşması lazım. Ne gibi piyasalarda belli miktar paranın dolaşma zarureti gibi? Bugün insanımız kredi kartı kullanmak zorunda kalıyorsa, bugün insanımız çek senet kullanmak zorunda kalıyorsa, bugün insanımız borç almak zorunda kalıyorsa, bugün insanımız bankalardan kredi çekmek zorunda kalıyorsa bunun ana sebebi piyasalarda yeterli miktarda paranın olmayışıdır.
Ülkemiz ekonomisi esaret altındadır. İnsanımızın cebine asgari ücret girmeden para eriyor. Çok uzaklara değil en yakınlarımıza bile baksak bunu görmemiz mümkündür. Gittikçe fakirleşen Türk milleti ekonomik sorunlarını çözemiyor. İnsanlar çocuklarının yüzüne bakamıyor, insanlar evlerine ekmek getirmekte zorlanıyor. Bunun neticesinde bu bir sosyal sorun olarak karşımıza çıkıyor, bir aile sorunu olarak, bir güvenlik sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Etrafınıza bir bakın, ekonomik sebeplerden dolayı Allah korusun çok kötü olaylarla karşılaşılıyor.
Günümüz Türkiye'sinde insanlar, yeterli miktarda para olmaması sebebiyle kredi kartı, çek, senet gibi araçlara başvurmak zorunda kalıyorlar. Ekonomik sorunların çözümü, yalnızca lokal çözümlerle değil, bütüncül bir yaklaşımla mümkün olabilir. Bu yaklaşımın temelinde, suyun kaynağında temizlenmesi gibi, sorunların kökenine müdahale etmek yatar.
İnsanımız geçim sıkıntısı ile boğuştuğu müddetçe sosyal münasebetlerden, inovatif gelişmelerden, kültürel çalışmalardan, sanatsal aktivitelerden uzak kalacaktır. Bizim ülkemizde bugün insanımız tamamen geçimi için kilitlenmiş durumda. Bilimsel sahalarda arzu ettiğimiz buluşlar niçin yok? dünya çapında markalarımız neden yok? Bizim insanımız ne kadar yetenekli olursa olsun bunlar için ayıracak zaman bulamıyor. İnsanımızın ellerindeki kelepçeleri çıkartalım, insanımızın ayaklarındaki prangaları kıralım. Bunu yapalım, bunu yapınca göreceksiniz ki, bizim insanımız her şeyin en güzelini yapar. Bunun yolu Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait olan Milli Ekonomi Modelini uygulamaktır. Onu uygulanacak olan Hüseyin Baş ve kadrosu görev beklemektedir.