Hz. Fâtımâ (aleyhisselam)’ın faziletlerini anlatmakla,
yazmakla bitmez değerli dostlarım. Onun hakkında daha detaylı bilgi almak
isteyenler Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Şaheserinden istifade edebilirler.
Bu makalemizde de Hz. Fâtımâ (aleyhisselam)’ın başka kimseye
nasip olmayan bir özelliğinden; “anne karnında, annesiyle konuşmasından”
bilgiler aktaracağız:
Hz. Hatice, Peygamber Efendimizle evlendikleri zaman kırk
yaşlarındaydı. Hz. Peygamber O'ndan, rivayetlere göre on beş yaş daha küçüktü.
Bu evlilik Kureyş kadınları arasında hoş karşılanmadı. Öyle ki, Hz. Hatice'nin
komşuları O'nunla olan tüm ilişkilerini kestiler.
İmam-ı Sâdık şöyle rivayet eder: "Hatice, Resûlullah
ile evlendiğinde Mekke'nin kadınları O'nunla ilişkiyi kestiler. Evine
gitmiyorlar, O’na selam vermiyorlardı. Hiç kimsenin O'nun evine gitmesini
istemiyorlardı. İleri gelen kadınlar Hatice'yi yalnız bıraktılar. İşte bu
sebepten dolayı rahatsız ve gamlı idi. Artık yavaş yavaş yalnızlığa alışmıştı.
Ama Fâtımâ’ya hamile olduğunda yalnızlık gamından kurtulmuş oldu. Karnındaki
çocukla konuşuyor ve onunla hoşnut oluyordu."
Bi'set'ten (peygamberlik görevinden) önce dahi emin olarak
çağrılan, ağırbaşlılığı ve olgunluğu ile Arap toplumu içinde saygın bir yeri
olan Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekke kadınlarınca fazilet olarak Hz. Hatice'den
aşağı görülmüş olamaz. Zira, Hz. Hatice Tahire ise Hz. Muhammed de Muhammed'ül
Emin'dir. Bizim, bu tavır karşısında görebildiğimiz; herhalde kendinden on beş
yaş küçük bir eşle evlenmesinden duyulan kıskançlık olsa gerek...
Oysa yukarıda da değindiğimiz gibi, Hz. Hatice putlara tapılan
bir dönemde dahi Hz. İbrahim'in dini üzere yaşamış ve büyük bir manevi arayış
O'nun hayatını Hz. Muhammed ile birleştirmesine neden olmuştur.
"Bir gün Resûlullah (s.a.v.) eve geldi ve Hz. Fâtımâ’yla
konuşan Hz. Hatice'nin sesini duydu. Dedi ki, 'Kiminle konuşuyorsun ey
Hatice?"
Hz. Hatice, “Şu an benim rahmimde bulunan cenin, ben evde
yalnız kaldığım zaman, rahmin karanlığından benimle konuşur, sohbet eder” dedi.
Resûlullah gülümsedi ve şöyle dedi: “Ey Hatice! Şu anda
kardeşim Cebrail, seninle bu şekilde konuşanın Benim kızım olduğunu ve O'nun
tertemiz kılınmış bir zürriyet olduğunu, Yüce Allah'ın O'nun adını Fâtımâ diye
koymamı emrettiğini ve Yüce Allah'ın O'nun soyundan, mü'minleri hidayete ulaştıracak
imamlar ortaya çıkaracağını söylüyor.”
Hz. Fâtımâ'nın annesinin karnında iken konuşması ile ilgili
bir rivayet de Kureyş müşriklerinin Resûlullah'dan Ay'ın yarılması mucizesini
istemeleri sırasında olmuştur. O sırada Fâtımâ’ya hamile olan Hz. Hatice şöyle
dedi: "Muhammed'i yalanlayanın ziyanı ne korkunçtur! O resullerin ve
nebilerin en hayırlısıdır." O sırada karnından Fâtımâ şöyle seslendi:
"Anneciğim! Üzülme, korkma! Çünkü Allah, Babamla beraberdir.”
Hz. Fâtımâ doğmadan evvel Hz. Cebrail, Hz. Muhammed ve Hz.
Hatice'ye müjde vermiş ve "Ya Resûlullah, Hatice'nin rahminde olan çocuk senin
neslini devam ettirecek olan değerli bir kızdır. O, vahiy kesildikten sonra da
bu dinin imam ve önderlerinin annesidir.”
Hz. Hatice Resûlullah’a en güzel mânâda sahip çıkmış ve karşılığında,
kıyamete kadar devam edecek nübüvvet soyunun O'nun doğuracağı evlattan devam
edeceği müjdesine ermiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ / Genişletilmiş
2. Baskı / Sayfa 29-31).