Prof. Dr. Haydar Baş sürekli haykırıyor, anlatıyor. Bir de Yeniçağ Gazetesinden Hasan Demir ağabeyin yazısını aktaralım. Belki duyan uslanır, belki okuyan uyanır, belki birkaç aymaz daha ayıkır
Haydar Baş farkı
Herkese iş, herkese aş diyen herkese ve tabi Haydar Baş Hocaya, Başbakan Erdoğan köpürüyor:
- Kaynak nerede yahu, kaynak?
Recep Bey aslında ırmakta yüzüyor, susuzluktan şikâyet ediyor.
Keşke Sayın Erdoğan, Kaynak nerede? diyeceğine Prof. Dr. Haydar Başın Milli Ekonomi Modeline bir göz atsaydı. Yahut geçtiğimiz Pazar günü BTPnin Dördüncü Olağan Kongresinin yapıldığı Büyük Anadolu Oteline bir eleman gönderip Sayın Başın konuşmasını kasete aldırsaydı.
Haydar Hoca, Herkese vatandaşlık maaşı bağlayacağım diyor, nasıl olacağını anlatıyor. Sizi madenlerinizin ortağı yapacağım, hepiniz patron olacaksınız diyor, nasıl olacağını anlatıyor. İnanmayan olabilir diye, Vallahi de, billahi de yapacağım yemini veriyor. Bir İslâm âlimi olarak böyle bir yemin edebilmek her babayiğidin harcı değil.
İnanmasa, güvenmese bu yemini edebilir mi? İktidar olduğunda ortaya çıkacak bir yalan için gönül ehli, ilim ehli bir insan hiç ebedî akıbetini ortaya koyar mı?
Bu yemin bir müminin makam ve para için yapabileceği bir yemin değil.
Zaten Haydar Hocanın davası için harcadığını milletvekili geliriyle kapatabilmesi için birkaç yüzyıl iktidarda kalması gerekir, o da ayrı bir konu.
Ezberinizi bozun
Milletimiz çok büyük bir servetin üzerinde oturuyor, Haydar Baş Hocanın dışında bu zenginliği hakkıyla fark edene bugüne kadar rastlamadık.
Türkiye, Kapitalist/Emperyalist sistem tarafından, İmkânlar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız aldatmacası ile anne karnında bir çocuk olduğuna ikna edilmiş.
Evet, Türkiye karındaki çocuk anne de, Kapitalizm/Emperyalizm! Açlığı önlemek, işsizliğe çare bulmak, kalkınma ve refahı temin etmek için verilen bütün akıllar, Anneyi besle, yani her hafta bir milyar dolar borç faizi öde ki, anne doysun, karnındaki çocuk da yaşasın! türünden akıllar.
Haydar Hoca, Rezzak olan Allaha iman ettiği için, Kaynaklar sınırsız diyerek ezberleri bozuyor ve anne karnındaki çocuğa, Çık oradan, kopar göbek bağını, dışarıda uçsuz bucaksız toprak, deniz, gökyüzü, bitkiler, ırmaklar var! diye sesleniyor.
Çocuk alışmış..
Hayır, hayat yalnız burada demeye devam ediyor. Şartlandırılmış, doğarsam ölürüm zannediyor. Söyleyin, çocuk mu haklı, Haydar Hoca mı?
İsrail örneği!
Türkiyeyi yöneten birinin, Kaynak yok demesi kadar acı veren bir şey olamaz.
Hele gözümüzün önünde İsrail gibi bir örnek varken. 22 bin kilometrekare ile İsrail Konyanın yarısı kadar bir toprağa 7 milyon nüfusu ile Ankara kadar da bir nüfusa sahip.
Üstelik sürekli savaş halinde.
Topraklarında ne maden, ne petrol var! İçecek suyu bile yok İsrailin! Ama İsrailli işadamları İngiltereli, Japonyalı, Kanadalı işadamlarından daha çok şirket kurmuş, tam 3 trilyon dolarlık bir servetin sahibi haline gelmiş.
Bu bir avuç çorak topraktaki bir Yahudinin milli geliri 30 bin dolara yakın.
İsraile göre ucu bucağı gözükmeyen topraklarında, başta bor ve demir olmak üzere madenlerin her türlüsü bulunan bir vatana sahip, üç yanı denizlerle çevrili, ırmakları gürül gürül akan bir Türkün yıllık geliri ise, bir İsraillinin ancak üçte biri kadar.
Ayıp değil mi? Ve bu ayıp Türkün mü, adam eksen biten vatan toprağının mı, yönetenlerin mi, söyleyin Allah aşkınıza? Onun için kimse Haydar Hocaya, Kaynak nerede? yahut Parayı nereden bulacaksın? demesin; Hocanın tansiyonu yükseliyor.(Yeniçağ/Hasan Demir/26.05.2010)
UĞUR KEPEKÇİ