İbadet, Allah’ın kullarından istediği kulluk vazifelerinin
başında gelen, hayatın ve ölümün gayesi anlamında olan bir ispat davranışıdır.
“İman bir iddia ibadet ise imanın ispatı için şahit
hükmündedir” tespiti. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza aittir. İman ve ibadet
bütünlüğünü dile getirirken şu örneği verirdi:
“İman bir iddia, ibadet ise şahit hükmündedir. Nasıl ki bir
davada şahit olmazsa olmaz şartlar arasındadır. İmanın iddiasında da şahit
olarak ibadet istenir.”
Ama maalesef kulluk görevinde kulların da en çok ihmal
ettikleri ibadetlerdir. İbadeti kalıplaşmış sözler ve bahaneler arkasına
sığınarak terk eden, müslüman olduğunu iddia edenler gayet fazladır.
İbadet ettiğini zannedenlerin çoğu da ibadeti ne için
yaptığının bilincinden uzaktır.
İbadet denince, İmam Hüseyin’in evladı İmam Zeynelabidin
akla gelir. Çünkü onun lakabı ve unvanı Es-Seccad’dır. Yani çok secde edendir.
Bu bakımdan ibadet konusundan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın
kaleme aldığı Ehl-i Beyt Külliyatından bilgiler paylaşarak işin aslını
öğrenmeye çalışalım:
İmam Zeynelabidin (a.s.) ibadet edenlerin süsüdür. Onun ibadetinde hiçbir riya ve gösteriş
yoktur. Sabahlara kadar namaz kılar ve
yatağına emekleyerek girecek kadar yorulurdu ama bunlarla övünmezdi.
Allah’ı hakkıyla bilen kâmil bir mürşid olan İmam (a.s.),
her durumda O'na karşı acziyet içinde olmuştur.
İmam Zeynelabidin (a.s.) 'ın içinde bulunduğu halle ilgili
bir soru yöneltildiğinde şöyle yanıt vermiştir:
"Ben, Allah'a ibadet ederken tek gayemin Allah'ın
vereceği sevap olmasından korkarım. Bu, menfaat beklentisi içinde olan
kimselerin ibadetidir.
Allah'ın azabından korktuğum için de ibadet etmekten de
korkarım. "Bir menfaat geleceğine ihtimal ederlerse ibadet ederler, böyle
bir beklenti içinde olmazlarsa ibadet etmezler.
Allah’ın azabından korktuğum için de ibadet etmekten
korkarım. “Bu taktirde kötü huylu, bir köle gibi olurum; korkmazsa ibadet
etmez.”
Yanındakiler, "Peki neye karşılık ibadet
ediyorsun?" diye sordular.
İmam şöyle buyurdu: "Bağışları ve nimetleri ile kulluğa
layık olduğu için O'na kulluk ediyorum."
Ve ibadet etmekle ilgili farklı bir bakış açısı da
getirmektedir.
İmam Zeynelabidin (a.s.) 'a göre, Allah’ı anmak, zikir
yapmak bir ibadet, ibadeti terk etmek de Allah'a karşı büyüklük
taslamaktır.
"Buyurmuşsun ki:" Beni anın, sizi anayım; Bana
şükredin ve sakın Bana nankörlük etmeyin.” (Bakara / 152)
Yine buyurmuşsun ki:
"Eğer şükrederseniz, elbette size olan (nimetimi) arttırırım ve eğer
nankörlük edecek olursanız, hiç kuşkusuz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim /7)
Yine buyurmuşsun ki: "Beni çağırın, size icabet edeyim.
Hiç kuşku yok, büyüklük taslayıp Bana ibadet etmekten kaçınanlar aşağılanarak
cehenneme gireceklerdir." (Mü’min /60)
Böylece Seni çağırmayı ibadet, terkini de büyüklük taslamak
olarak adlandırmış ve terki için, aşağılanarak cehenneme girmeyi vaad etmişsin.”
Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Zeynelabidin (a.s.) / Sayfa 395-396)
Bu bilgiler ışığından İbadet; Allah’a karşı şükür, sevda ve
layık olduğu için isteyerek ve severek yapılmalıdır.
İbadeti kime karşı ne kadar şuurla ne kadar sevda ve
heyecanla yapmamız gerektiğini anlamak için bu kadar bilgi yeter kanaatindeyim.
Uğur Kepekçi