Bir diğer örnek de şudur:
İbn-i Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye adlı kitabında Resulullah’ın
sünneti hakkında kaydettiklerini Buhari'nin rivayetiyle İbn-i İshak 'n
siretinden almıştır. O, kendi kitabı hakkında şöyle der:
Ben İbn-i İshak’ın bu kitaptaki yazılarından bazılarını
kaydetmedim. Söylemesi hadis makamını düşüren ve halkın söylenmesinden hoşlanmadığı
şeyleri kaydetmekten sakındım."
İbn-i Hişam'ın halkın hoşlanmadığı bahanesiyle İbn-i
İshak`ın siretinden sildiği şeylerden biri de Resulullah’ın “en yakın
akrabalarını uyarıp korkut" ayeti inince Abdulmuttaliboğulları’nı davet
etmesi olayıdır.
Taberi bu rivayeti kendi senediyle ibn-i İshak'tan
kaydederek.
Resulullah’ın bu davette Abdulmuttaliboğulları'na hitaben
şöyle demiştir:
“Bu konuda hanginiz Bana yardım edecek ki, böylece aranızda
Benim, kardeşim, vasim ve halifem olsun."
Ali dedi ki, “Ben ya Resûlullah!"
Bunun üzerine Resûlullah O'nu ensesinden tutarak, "Bu
sizin aranızda Benim kardeşim, vasim ve halifemdir. Bunu dinleyin ve itaat
edin" buyurdu.
Peygamberin bu kadar açık beyanı olmasına rağmen Hz. Ali’nin
vasiliğinin çarpıtılmasına kalkışılmıştır.
“Emirü'l-Mü'minin Ali'nin “vasi” lakabıyla meşhur oluşu.
Hilafet Mektebi'nin siyasetiyle çeliştiğinden bunu inkâr edip. Bu alandaki
nasların gizlemek yolunda bir hayli çaba sarfettiler. Hilafet Mektebinin bu
alanda yaptığı en önemli hareketlerden biri vasiyet hakkındaki nasları
gizlemekti.” (İmam Ali /Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 189)
Resulüllah'ın bu sözünü duyanlar gülerek yerlerinden
kalktılar ve Ebu Tâlib'e, "Sana oğluna itaat etmeni emrediyor!"
dediler.
İbn-i Hişam, bu rivayeti silmiş (ve kendi deyişiyle, halkın
duymak istemediği pek çok rivayeti silmiş) kaydetmemiştir. Tabii, buradaki
halktan maksat, hilafet makamı ve etrafındakilerdir. Bu nedenle İbn-i Ishak’ın
sireti unutulmuş ve ona karşı ilgisiz davranılmıştır. Onun yerine Ibn-i Hişam'ın
sireti meşhur oldu. Ve muteber kaynak olarak tanındı.
Öte yandan, yukarıdaki olayı kendi "Tarih"inde
kaydeden Taberi, İmam Ali hakkındaki bu nassın öneminin farkına varmış ve
tefsirinde bunu telafi etmeye çalışarak yukarıdaki ayetin altına şunları kaydetmiştir:
"...Resulüllah buyurdu ki: 'Aranızdan hanginiz bu
konuda Bana yardım edecek ki, Benim kardeşim ve şöyle, böyle olsun!"
Daha sonra buyurdu ki: 'Bu benim kardeşim ve şöyle,
böyledir.
Sözünü dinleyin ve ona itaat edin.' Bunun üzerine oradakiler
gülerek ayağa kalktılar ve Ebu Tâlib'e dediler ki... (İmam Ali /Prof. Dr.
Haydar Baş/ sayfa 189-192) (Devam edecek)
Uğur Kepekçi