Son günlerde bir dizideki evlat katli sebebiyle kamuoyunda yeni bir tartışma başladı. Aslında bu konu arada bir gündeme gelirdi ama “devletin ali menfaati için evlat ve kardeş katlinin caiz olduğu” Görüşü savunulur ve aklın mantığın almakta zorlandığı bu konunun üzeri örtülürdü.
Geçmişte yaşanılan birçok esrarengiz olaylar, özellikle de Padişahlık dönemlerinde saltanatı korumak adına işlenen cinayetler, milletimizin hep kafasını meşgul etmiştir. Milletimiz; tarihte birçok fetihlere adını yazdırmış, dinine-vatanına hizmet etmiş büyük padişahların bazılarının; saltanatı korumak adına evlatlarını, kardeşlerini dahi öldürtmelerini inanç temelinde bir yere oturtamamıştı.
Bu konuda soru sormaya kalkanlar da: “Geçmişte olanlara karışmayın sizin aklınız yetmez, onlar yaptıysa doğrudur. Koskoca padişahlar yanlış mı yapacaklar…”diyerek susturulmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yazdığı Ehl-i Beyt külliyatıyla, uzun yıllardır saklı kalan Ehl-i Beyt gerçeği gün yüzüne çıkmakta ve bizler de bilginin aslına kavuşmaktayız.
Ehl-i Beyt’in saklı kalan bilgileri ve yaşantılarında hâkim olan anlayışı öğrendikçe, beynimizi kemiren o sorulara da cevap buluyoruz. Bu konuda Muhterem Hocamıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
“Rivayete göre, Hz. Ali(a.s.) Abdurrahman İbn Mülcem’i görünce , “Beni Öldürecek olan budur” demişti. “Ona karşı seni durduran şey nedir?” diye sorduklarında, “O, henüz beni öldürmedi” buyurmuştur.”(İmam Ali/Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 745)
İslam’ın gerçek ölçüleri olan Kur’an ve Sünnetin uygulayıcısı ve taşıyıcısı olan Ehl-i Beyt’in ilminden uzak bir anlayış yüzünden, eksik ve yanlış din anlayışından dolayı bilerek ya da bilmeyerek işlenen, saltanatı koruma cinayetlerinin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı da meydana çıkmış olmaktadır.
İmam Ali (a.s.) bu görüşüyle evrensel hukuk normlarına geçecek mühim bir hukuk kuralını da vaaz etmiş oluyordu. Hiçbir kimse fiile dökmeden, işlemeyi düşündüğü suçtan dolayı cezalanamaz, öldürülemez; hele de zanla asla suçlanamaz… Hele de saltanatı yıkmak gibi bir düşüncesi olmadığı halde çocuk yaştaki şehzadelerin olası şüpheler yüzünden katledilmelerinin dinde asla ve asla yeri olamaz. Her kim böyle bir cürüm işlediyse adı, makamı ne kadar yüce olursa olsun; katil hükmünde cezalanacaktır. Bu konuda Yüce Allah’ın hükmü açık ve kesindir:
“Kim bir mü'mini kasten öldürürse, onun cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 4/93).
“Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâide, 5/32)
Aman Allah’ım! Gerçekler o kadar saptırılmış ki; saltanatını korumak adına kundaktaki bebeği dahi boğduranlar, evlat ve kardeş katline cevaz veren kanunnameler, vasiyetnameler hazırlatanlar; cihan sultanı olarak anılmış, tanıtılmış!
Akıl sahipleri düşündükleri zaman göreceklerdir ki; Ehl-i Beyt anlayışının hâkim olmadığı bir dünyanın ve bir hayatın; huzura ve barışa ulaşması asla mümkün değildir.
Uğur Kepekçi / 22 Şubat 2014