Yaşananlar, görülenler ne kadar acı olursa olsun, düşünmek insanoğlu için zahmetli bir iştir.
Düşüneceğimize, yapmak ve uymak insanlara daha kolay gelir.
Düşünmeden yapılan hareketler ; Bilinçli ve emektar insanların kapasitelerine
ve potansiyellerine, verdikleri emeklerine zarar vermekle, aynı zamanda tüm
sistemlerin çökmesine neden olur ve ben
de buna çok hayıflanan, üzülen insanlardan biriyim.
Neden mi?
Çağımız ne kadar
ileri safhalara atlasa da, ne yazık ki cahilliğimiz ve bencilliğimiz bizi
asırlar öncesinin geriliğine sürüklüyor. Bilgi, kültür ve hoşgörü değerlerimiz
maalesef yerinde sayıyor. İç İşleri
Bakanı' nın belirlediği, büyük illerde iki gün için sokağa çıkmama
bildirisi ile yasaklı illerde yaşanan olaylar bunun en güzel örnekleri olsa
gerek.
Yaklaşık üç
haftadan beri küçük rahatsızlıklarını hastane ortamına girmeden evdeki ilaçlarıyla
geçiştiren, market ihtiyaçlarını internetten kapıya getirten, mecbur olmadıkça
sokağa çıkmayan vatandaşlarımız bildiriyi alır almaz marketlere, fırınlara
koşturarak bir an önce gıda maddelerini kapmak için o aşırı kalabalığın içine
daldılar. İki günlük ihtiyaçlarının yerine fazla fazla alarak diğer insanları
hiç mi düşünmediler?
Acaba Kurtuluş Savaşı'nda vatan ve millet uğruna karda,
kışta, Ağustos sıcağında özgür yaşayabilmemiz için günde yarım ekmek ve bir
kase hoşafa talim eden şehit dedelerimizi hiç mi gözlerinin önüne getirmediler?
İşte o dedelerimizin torunu olarak buna da yanıyorum ben! hatta onların
torunları olmaktan utanıyorum !!!
Çoğunun aklına o telaşe içinde maske ya da eldiven takmak bile gelmedi.
İnsanların solukları birbirine karıştı . Virüsten korunmak için daha önce
aralarında en az 2 m. mesafeden konuşan, evine karşı komşusunu dahi almayan
duyarlı insanlarımız sanki yağmacılık yapar gibi ürünlere saldıran insanlarla
bir nefeslik mesafede itişip kakışarak fırsatçı ve bencil davrandılar.
İki günlük
alacakları besinleri stoklama çabasına giriştiler. Peki soruyorum o insanlar
arasında korona virüsüne yakalanmış hiç mi insan yoktu? Neden bunu
düşünemiyoruz? Neden hiç düşünmeden yaparak kolayına kaçıyoruz?
Sadece onlara değil, yakınlarına, sevdiklerine,
hemşehirlilerine, dolayısı ile tüm ülkeye yaydıklarına yanıyorum. Ayrıca
yandığım başka değerler de var.
** Bu değerli
vatandaşlarımızın en önde gidenlerinden, sağlığımız için uğraşan kendi
hayatlarını hiçe sayan, canından bile olan, evlatlarından ayrı kalan
çocuklarına dokunamayarak sarılamayan, onları koklayamayan doktorlarımız,
hemşirelerimiz... Onlara yanarım...
Onların onca emeklerine yazık olmuyor mu?
** İnsanları doğru
bilgilendiren, cehaletlerinden korumaya ve sakin tutmaya çalışan
Eczacılarımız... Onlara da yanarım!
** Sabırla
"EVDE KALIN" diyen, insanları kendi cehaletinden korumaya çalışan
polislerin emeklerine yanarım!
**Yalan yanlış
duyumlarla kimse tedirgin olmasın diye gerçek bilgileri sunan habercilerin ve
basının emeklerine yanarım!
** Baharın
güzelliklerini sadece pencerelerinden izleyen, kendi ve toplum sorumluluğunu
bilen insanlara yanarım!
Duyarlı
insanların sabır ve sebatları ile elbet bu virüsü yeneriz. Ama ya bu bitip
tükenmeyen cehaletimizi yenebilecek miyiz?
Çağımız ne kadar hızlı atlarsa atlasın, cehaletin baki
kalmaması dileklerimle...
BİR YAZARIN EN
BÜYÜK KEŞFİ, DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ KENDİ İÇİNİNDEKİ MUHABİRİNE İLETEREK,
KİTLELERE DUYURULMASINI SAĞLAMASIDIR.
KORONADAN BİR AN
ÖNCE KURTULABİLME DİLEKLERİMLE...
KALIN SAĞLICAKLA...
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve yazar
GAZİANTEP