Çalık Camii denilince; içinde beş vakit namaz kılınan,
çocukluğumdan beri komşulardan, mahallemizden vefat eden insanların
tevhitlerinin çekildiği yer gelirdi aklıma.
Her tevhidin sonunda cenaze sahibi ya paketlenmiş badem,
akide şekeri ya da küçük kâğıt külahta minik, minik pembeli, yeşilli lokumlar
dağıtırdı. Hemen kuyruğa girer bu ikramları iki, üç kere kaparak, avucumuzda biriktirip
bir hamlede ağzımıza atardık.
Bir de bahar ve yaz aylarında tevhit bitiminde caminin
avlusunda meyan şerbeti satan şerbetçiler olurdu. Sırtında taşıdığı kocaman
şerbet bidonundaki musluktan akan şerbetleri iki eline aldığı küçük tasları
ritimli bir şekilde tef çalar gibi birbirine vurur.
- Sebiiilll... hadi sebil!.. Ağanın hayratı! Buz...buz...
Hadi getirin sitilinizi, tasınızı, torbanızı... Sebil!
Yedeğimiz onca şekerlerin üstüne bir de bardak bardak
içtiğimiz mayam şerbeti...Karnımız şişer, göbeğimize elimizle vurarak,
Patlıycaaaam! Diye yarenlik ettiğimiz
çok tatlı anlardı...
Bu güzel anların yansıra bir de camide korktuğun, ürktüğüm bir
şeyler vardı.
Çocuk kafamla caminin avlusunda tabutun konulduğu o musalla
taşını ve üstündeki tabutu görünce çok üşürdüm.
Ben üşüyünce de korkardım. Caminin avlusunda kapıdan avluya ilk
girdiğinizde sol tarafta bir mezar vardır.
Üstü yeşil otlarla kaplı, başında da bir Zerdali ağacı ekili, etrafı
taşlarla dizili bir mezar, çocukluk işte! O musalla taşını ve o mezarı gördüğüm zaman ürkerdim. Annemin tevhidi orada çekildi. İki ağabeyimin
de mezarı olmayan Hac ‘da ölen babamın da...
Kalaycılar ve Hakverdi isimli iki mahallelin de Muhtarı olan
ve dürüstlüğü ile sürekli 7 kez olmak üzere 35 yıl Muhtarlık etmiş Babam Hasan
Masmanacı'nın o camide çok emeği
vardır. Her hafta iki kadın tutar,
caminin halılarını sildirir, kirli ise yıkattırır, Avlusunu, livanlarını da
avlusundaki kuyu suyu ile yıkatır, ağaç ve çiçeklerini Sulattırırdı... O mezarın arasında beyaz ve
pembe hıtmiye(hatmi) çiçekleri açardı.
Komşu çocukları ile gizlice o hatmi çiçeklerinin yaprak uçlarını ikiye
böler, burnumuzun, çenemizin üstüne, alnımıza yapıştırıp horoz olurduk ve horoz
gibi ötüp, avluda koştururduk.
İşte çocukluğumun hem güzel hem de korktuğum anılarla dolu
güzelim ÇALIK Camisi’ne bugün terör örgütleri bombalar, roketler atmışlar!
O güzelim tarih ve iman kokan çocukluğumun abidesi yıkılmış, üstelik yüce Allah
huzurunda namaz kılarken atmışlar roketi! İki can şehit olmuş, diğerleri ağır
yaralanmışlar.
Suriye'ye açılan savaşta da güzel Kilis'ime AKCURUN mevkisine
camii çevresine atmışlardı roketleri şimdi de Afrin olayında aynı yerler... tam
da akşam namazı kılınırken! Kuldan utanmıyorsanız, bari Allahtan utanın
şerefsizler!
Eğitimci şair ve yazar
“KİLİS KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ” KİTABIMDAN