Ablam ve
Müzehher Abla yere açtıkları şal üstüne büyük muşamba sofranın üzerine kahvaltılıkları
dizmiş , çay bardaklarına çayları doldurmuşlardı. Fattum Teyze bir gün önce yaptığı Öcceden bir koca tabak sofraya koyarken, dedem namaz sonrası tesbih çekerken,
- Fattum
öcceye behteniz de koydun mu ? Diye sordu.
- Koydum
ya heci ! Behtenizsiz öcce olur mu heç ! Hepimiz büyük bir halka halinde oturduk. Ateşte pişen patates, soğan ve patlıcanların
kabuklarını soyup sehenlere koyup
sofraya yerleştirdiler. . Fattum
Teyze yufka ekmeği ortaya koydu. Pişmiş soğanla rın üzerine tuz,kimisi summak ekşisi kimisi de nar pekmezi döküp , yerlerken ben de patlıcanları yufka ekmeğin
arasına koyup iştahla yemeğe başlamıştık. Yan tarafta zeytin komşularımız da
ateş yakmışlardı. Belli ki onlar da zeytin toplamaya gelmişlerdi.
Kahvaltıdan
sonra herkes kendini daha iyi
hissetmişti eminim ! Hem karınları
doymuş, hem de ısınmışlardı.
“ - Dee yeriying sallanmayın ! Sırıkları, şalları getirin bakalım !
Hesan sen en
baş ağaca geç yanıga Cemo'yu ( Cemal )
al. Nazif sen de dibindeki ağaca
geç. sen de yanıga da
Kara' yı (
Celal ) al. Kez Eşe sende anayıng yanına
geç !
Vecooo (
Vecihe : Annem ) sen de Fatma’ dan bile ellefleying .
Nenem bir
komutan gibi Emirler yağdırıyordu. Gel bakım
sarı kız sen de elinge şu şapşağı
al , Güllü ‘ den bile( beraber ) ağacıng altındaki ettunları toaplayıng !
Zatı ne
zeytin var ki? Bu sene eyyi tutmamış zeytin . Ağaçlara bakseneg!
Abilerim
ağaçların dallarına sırıkla vuruyor, vurdukça zeytin taneleri şalın üzerine yuvarlanarak kar taneleri gibi yapraklarıyla birlikte
düşüyorlardı.
- Lan oğlum,
kırk yılda bir maç yapıcıdık , Nenem de böyün bu zeytini nereden çıkardı Allahisen !
- Lan Kara hös de işinde bak ! Heneği evde eding !
- E neniii..
biz de konuşmaz , türkü söylerik !
Celal Abi'
min sesi çok güzeldi. Bağlamayı da çok güzel çalardı.
- Zeytin
yaprağı yeşilll..
Aman da bir
yar elinden...
Altında
kahve pişir
Aman bir yar
elinden..
- Uyyy
sesinde sağlık !
Nenesi
kurban olsung kara oğluna !
Ablalarım
şalın üstüne dökülen zeytinleri çuvallara dolduruyor harman yerine
yığıyorlardı. Annem ‘ le yengem ve dedem harman yerindeki pirle ( zeytin
yaprağı ) birlikte zeytinleri halburun
içine yukarıya , rüzgarın yönüne doğru savuruyorlardı. Böylece pirle zeytin taneleri birbirinden ayrılıyordu. Dedemle Nenem de yeşil zeytinleri bir
keddüsün içine toplayıp çuvala koyuyorlardı. Komşu Fattum teyze de zeytinle birlikte düşen dalları
zeytinden ayıklıyor, arabacı da zeytinleri çuvala dolduruyordu. Kuzenim Ayşe ile ettun toplama
yarışına girmiştik. Kim kovayı önce doldurursa dedem ona bir avuç kudamalı
şeker verecekti .
Ne çok
severdim o pembeli , beyazlı kudamalı ve
beyaz nane şekerlerini...
İçi kudama(
leblebi ) , dışı pütürlü şeker.
Öğretmen Okulu' na giderken otobüse bindiğimiz otobüs
durağı Kadı Camii ‘ nin bitişiğindeki
Antekeli ( Antakyalı ) Cemil'in
dükkanının karşısındaydı. Eğer otobüs
on dakika sonra gelecek olsa, hemen Cemil Amca' nın dükkanına koşar , Yirmibeş kuruşluk kudamalı şekerlerini önlüğümün cebine doldurur, naneli şekerleri
de çantamın küçük gözüne koyardım. Cemil
Amca'nın şekerlerinin abonesiydim. Babamın da arkadaşıydı ayrıca. Küçük
sohbetler ederdik ayak üstü .
O gün hava
güneşliydi. Hepimiz yorulmuş ve acıkmıştık.
Amcam yengeme öğlen yemeği için sofrayı
hazırlamasını söyledi. İncir ağaçlarının
altına sofrayı hazırladık. Dedem, sarma tenceresinnden bir tane lahana sarması
aldı ağzına attı.
- Bu nasıl
sarma kez ?
- Niye
, nasıl sarma baba ?
- Ne
duzu var , ne eşkisi ! Bu ne lan, ölü
eti kimi !
Yengemin
yüzü düştü birden .
- Nenem de
bir sarma aldı ısırdı...
- Nasıl
olucu , eyyi işte ! Sening ağzınıg dadı
Yok ! Mis kimi sarma işte !
Kocamış
adamıng ağzının dadı bunca olur işte !
- Ben
yimorum bu sarmayı !
Benge Fattum bacınıng öccesinden vering ben onu
yiycim.
O an
Fattum Teyzenin yüzündeki sevinç
görülmeye değerdi. Amcam bıyık altından
gülüp dedeme göz kırptı. Nenem sinirden kuduruyordu.
- Yimezseng
yime, babamın atamın derdini yi emi ! Huysuz ! Bunor gettikçe....
Dedem
yüzünde tuhaf bir gülümseme ile:
- Vering
yorum vering hele şu Fattum Bacınıg öccesinden iki tene daha vering ! Yoksa aç
kalıcım. (devam edecek.)
"KİLİS
KÜLTÜR DEĞERLERİMİZ" kitabımdan
AYSEL
MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci
şair ve yazar