Günümüz Müslümanları mallarının zekâtını dahi vermekten aciz iken, Hz. Ali yaşadığı dönemde ihtiyacı olduğu halde kendisinden bir şey istendiği vakit bir an tereddüt etmeden, Allah ve Resulü aşkına, her şeyini veren üstün bir şahsiyet idi.
Onun cömertliğini, Cenabı Allah ayetlerle tasdik etmiştir. Hz Ali’nin cömertliği hakkında İbn Ebi'l Hadid şöyle diyor: Hz. Ali'nin (a.s) sahavet ve cömertlik durumu da açıktır. Oruç tutar iftarını ise ihtiyaç sahiplerine verirdi. "Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar." (İnsan sûresi, 8) ayeti onun hakkında nazil olmuştur.
Kuran tefsirlerine göre Hz. Ali'nin (a.s) bir gün dört dirhemi vardı. Bir dirhemini gece, bir dirhemini gündüz, üçüncü dirhemini gizli ve dördüncü dirhemini ise açıkça sadaka verdi. Bunun üzerine "Onlar mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcarlar. (Bakara, 274) ayeti nazil oldu.
Ehlisünnetin önde gelen tefsir âlimlerinden Fahri Razi şöyle rivayet etmiştir: Ebu Zer dedi ki: "Bilin ki bir gün Hz. Resûlullah ile birlikte öğle namazı kıldığımız bir sırada, bir dilenci mescittekilerden sadaka istedi fakat ona kimse bir şey vermedi.
Bu sırada Hz. Ali rükû halindeydi. Elini ona doğru uzattı o parmağında yüzük vardı. Dilenci gidip yüzüğü hazretin parmağından çıkarıp aldı. Bunun üzerine Hz. Resûlullah Allah'a yakararak şöyle dua etti: "Allah'ım kardeşim Musa sana dua etti ve Rabbim gönlümü aç, işimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü çöz ki, sözümü anlasınlar. Ailemden bana bir yardımcı ver. Kardeşim Harun'u... Onunla kuvvetimi arttır. Onu işime ortak et ki, seni çokça tespih edelim. Şüphesiz sen bizi görensin" dedi. Sen de ona 'Senin isteklerin sana verildi. Ey Musa' diye vahyettin.
Allah'ım! Ben de senin kulun ve peygamberinim benim de gönlümü aç, işimde kolaylık sağla, ailemden Ali'yi, bana yardımcı ver, Onunla kuvvetimi arttır." Ebu Zer diyor ki: "And olsun Allah'a! Henüz Hz. Resûlullah sözünü tamamlamamıştı ki; Cebrail "Sizin veliniz ancak Allah, onun peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekât veren müminlerdir."(Maide,55) ayetini getirdi.
Hz. Ali Efendimiz hayatı boyunca hiçbir zaman ihtiyaç sahibine "yok" dememiştir.
Hz. Ali (ra) bir gün hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış akşamda devesinin üzerine bir çuval hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu.
Devenin yuları yardımcısı Kamber'in elinde idi. Kendiside önde gidiyordu. Medine'nin içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun biri elini açmış sızlanıyordu. Ne olur ALLAH Rızası için bir yardım diyordu. Sesi duyan Hz. Ali (ra) arkadan deveyi çekip gelen Kamber'e sordu.
"Kamber ne istiyor bu yoksul"
Kamber "hurma istiyor efendim dedi.
Hz. Ali (ra) "ver öyleyse" dedi.
Kamber "hurma çuvalda efendim" dedi.
Hz. Ali (ra) "çuvalla ver öyleyse" dedi
Kamber "Çuval devenin üzerinde efendim" dedi.
Hz. Ali (ra) "deveyle ver öyleyse" diye seslendi.
Emri derhal yerine getiren Kamber diyor ki;
"Devenin ipi de benim elimde demekten korktum ve hurma çuvalını deveyle birlikte yoksula verdim. Az kalsın beni de yoksula vermekte tereddüt etmeyecekti...
Allah şefaatlerine bizleri mazhar etsin bizlere de cömertliği nasip etsin.