Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün kuruluş tarihi olan, 16 Ekim Dünya Gıda Günü, Rusya Ukrayna, İsrail, Hamas savaşının devam ettiği ve üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bir ortamda olarak kutlandı.
Savaş ortamları, gıda üretiminin ve gıdaya ulaşımının zor olduğu zamanlardır.
Normal zamanda bile, Tarım ve Gıda Örgütü değerlendirmelerine göre ülkelerin yaşadığı ekonomik ve coğrafi koşullardan dolayı, dünyada her 9 kişiden biri açlıkla boğuşuyor.
Rusya ve Ukrayna arasındaki bir yıldan fazladır süregelen savaş sebebiyle dünyada buğday ve Ayçiçeği krizi yaşandı, nispeten de yaşanmaya devam ediliyor.
Zira Rusya ve Ukrayna, dünya buğday üretimi ve ticaretinin yaklaşık olarak 1/4’üne hâkim iki ülke.
Birbirleriyle aylardır kıyasıya savaştıkları halde, üretim özelliklerini kaybetmiş değiller.
Bu iki ülke dünya tahıl ihtiyacının büyük bölümünü karşıladıkları için savaş zamanında bile yapılan uluslararası tahıl koridoru anlaşması ile hem mallarını satarak gelir elde ettiler, hem de özellikle Afrika’da geri kalmış kurak ülkelerine destek oldular..
İki ülke yapılan tahıl koridoru anlaşmasıyla, ihraç ettikleri tahıl 33 milyon tona yaklaştı. Bu tahılın yüzde 40'ı Avrupa'ya, yüzde 30'u Asya'ya, yüzde 13'ü Türkiye'ye, yüzde 12'si Afrika'ya ve yüzde 5'i Orta Doğu'ya taşındı.
Ayrıca savaşın başlaması ile birlikte yükselen dünya tahıl piyasası bu anlaşmanın yürürlükte olduğu günlerde düşse de, Orta Doğu’da başlayan savaş bölgeye yayılırsa yine fiyatların tekrar yükseleceği aşikârdır.
Aslında bu krizi fırsata çevirecek yegâne ülke Türkiye’dir. Ülkemiz uçsuz bucaksız ovaları, yaylaları, akarsularıyla ve bereketi topraklarıyla değil Türkiye'yi, dünyayı doyuracak tarım arazileri ve potansiyele sahiptir.
Geçen günlerde bir ziyaret için Özel aracımla Gaziantep’ten Mardin'e gittim. G. Antep'ten başlayan sağlı sollu fıstık ağaçları Zeytinlikler, Şanlıurfa ya vardığınızda coşkun akan Fırat Nehri’nin suladığı bereketli topraklar, uçsuz bucaksız tarlaları ile GAP projesinin uygulandığı Harran Ovasını görürsünüz. Mardin’de Kızıltepe’de Nusaybin’de sizi bereketli hilal olarak tarif edilen Mezopotamya karşılar.
Bu bölge aynı zamanda tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Buğdayın ve Mercimeğin anavatanı olarakta bilinir.
Bölge insanı her türlü zorluğa rağmen tarımdan toprağından kopmamaya çalışıyor.
Niçin öyle diyorum, çünkü Viranşehir buğday borsasında konuştuğun üreticiler bu sene buğday taban fiyatının geç açıklanması ve alım olmaması sebebiyle buğdayı 6,5 liraya tüccara sattıklarını, bir ay sonra ise, buğdayın 9 liraya yükseldiğini, emeği kendilerin ettiğini fakat parayı tüccarın kazandığından dert yandılar.
Mardin Mazıdağı ilçesinde çiftçiler ofise verdikleri ürünlerin parasını geç aldıkları için zarar ettiklerinden bahsettiler.
Şimdi ekim zamanı, hükümetin BTP nin Milli Ekonomi Modelinde olduğu gibi üreticiye ücretsiz tohum, ucuz mazot, ekim için avans ve çiftçinin kar edebileceği fiyatla alım garantisi vermesi lazım. Vesselam..