Halep’ten Kilis’e gelen Mustafa Kemal Atatürk, o gece Kilis'in ileri gelenleri ile yaptığı toplantıda, özellikle şu 3 konu üzerinde durmuştur:
1- Kilis'in etnik yapısı,
2- Erzak durumu, uzun sürebilecek bir savunmada yeterli olup olmayacağı,
3- Halkın bir gerilla savaşına hazır olup olmadığı.
Toplantıda ayrıca, kurulacak direniş örgütünün çalışma stratejisi de belirlenir. Mustafa kemal Kilislilerin gözünde, "Milletin istikbalini yine milletin azmi ve kararlılığı kurtaracaktır" gerçeğini görüyor ve şu sözleri söylüyor: "İlk ayak bastığım Türk toprağındaki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun aziz Kilisliler…"
Geceyi Kilis'te geçiren Mustafa Kemal, sabaha karşı Adana'ya gitmek üzere kentten ayrılır.
Temeli Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Kilisli Kuvva-i Milliyeciler, Fransız işgaline karşı büyük kahramanlıklar göstererek, 7 Aralık 1921'de Kilis'i düşman işgalinden kurtarmıştır.
O günkü savaşa katılmış bir Fransız yüzbaşısı Andre Lefevre Taielen daha sonra İkinci Dünya Savaşı'nda Fransız Ordusu'nda generalliğe kadar yükselmiş. 1931 yılında yayınladığı "Guerelle au sein de Cilicie" adlı kitabında bakınız Kilislilerin kahramanlığını nasıl anlatıyor:
"Ben Kilis İşgal Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevliydim. Bize verilen talimat, çocuklara ve kadınlara iyi davranmaktı. Sabah erken kalkar. Sokakta oynayan çocuklara bisküvi, çikolata dağıtmak istediğimizde, almazlar ve 'Topraklarımızdan gidin' diye yüzümüze haykırırlardı.
Kilis'te görevli olarak kaldığım 9 ay içinde tek bir gece bile rahat uyuyamadım. Kilis'teki Türkler imanlı, mert, cesur ve kahraman insanlardı. Her gün bize saldırıyor ve ağır kayıplar veriyorlardı.
Daha sonra Kilis'ten Gaziantep'e erzak nakledecek İkinci Süvari Bölüğü'nde koruma subayı olarak görevlendirildim. Kilis'ten ne zaman erzak nakliye kolu yola çıksa, yolda Kilisli Kuva-yi Milliyecilerin direnişi ile karşılanır ve geri dönmek zorunda kalırdı. Bu yüzden nakliye kolumuz 3 ay Gaziantep'e geçemedi. Top, tank ve uçak desteği olmadan bunun sağlanamayacağını üst komutanlığa bildirdik. Bu sağlandıktan sonra kısa direnişlerle karşılaşarak yolumuza devam etmeye çalışıyorduk.
Köprüyü geçmiş olarak Antep'e girecektik. Ama olmuyordu. Bir avuç Türk müfrezesi inanılmaz şekilde direniyordu (Şahin bey ve arkadaşları). Kalbimizde hırs değil, takdir hissi vardı. Bir ara gerilerden bağırdılar: 'Tamam Türklerin mermileri bitti.' Bitmişti herhalde ki, ateş kesmişlerdi. Emniyet tertibatı almak gerekiyordu. Tam bu sırada köprü üzerine beş-altı Türk fırladı.
Başlarında genç bir adam vardı. Subayları olmalıydı. Tanrı bilir ya, ateş etmek istemedik. Yürüdük. Süngüleri davrandılar. Ne yazık ki savaşta kahramanları da öldürmek gerekiyor hedefe varmak için…
On dakika sonra baştaki genç subay ve arkadaşları, diğerleri gibi süngü çatışmasında hayatlarını kaybetmişlerdi. Kilis'ten Antep'e erzak yetiştirdik, ama o genç subayın hayali bütün Kilikya maceramızda, bizi bir gölge gibi kovaladı…"
Atatürk'ün Kilis izlenimleri onur vericidir. Biz Kilisliler olarak vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü noktasında bugün, ecdadımızın gerisinde kalmamamız gerekiyor. Çünkü düşmanlarımız topraklarımızı elimizden alma noktasında dünden daha iştahlı.