Emine ‘ ye bunları söylerken ilk mezun olduğumda Girdiğim üniversite sınav sonucunun eve
geldiğinde ; ÖYSM ‘ de
Ankara Cebeci Hukuk Fakültesi’ ni
kazandınız. “ Kağıdı geldiğinde çocuklar
gibi zıplayarak annemin boynuna sarıldığım günü hatırladım . Sonra babamın
çatık kaşlarını !
“ - Kızım Öğretmen çıktın işte ! Daha
ne istiyorsun ? Ne Ankara ‘ sı , ne Hukuğu
? Al maaşını çıtır çıtır harca ,
keyfine bak ! Ben seni Ankaralara falan gönderemem ! Bunu aklından çıkart ! “
... Bir rüyadan uyanırcasına birden kendimi toparladım. Müslüm’ü yanıma alarak Muhtarlığa doğru yola
düştük . Muhtar odasında masasının başında bir takım evrakları okuyordu. Cam
kapıyı tıkırdatarak Müslüm ‘ le içeriye girdik. Muhtar bizi görünce , burnunun üstüne düşmüş
gözlüklerini düzelterek ayağa kalktı, elini uzattı, tokalaşırken :
“- Hoşgeldiniz hocanım
! Şeref verdiniz !
- Teşekkür ederim
Mehmet Bey ! Sizinle bir konu üzerinde konuşmak İçin geldim.
- Tabi hocahanım . Sizi dinliyorum .
Olanı biteni Muhtar’ a anlattım.
Konudan haberi olduğunu
, fakat Kemal ‘ in ters bir insan olduğunun , konuşunca belki
nahoş şeyler olabileceğini düşünerek , konuşmaktan vazgeçtiğini söyledi.
- Ben O ‘ nun la konuşacağım dedim.
- Aman hocam , sonra
sizi üzecek bir şey söyler, moraliniz bozulur !
- Hiç birşey söyleyemez !
Hadi Müslüm ! Şimdi kahveye git ! Kemal Amca ‘ nı buraya çağır.
Elimdeki çay bardağımdan birkaç yudum almadan Kemal içeri girdi.
Selamlaştık. Yüzünde
sinirlenmiş , tedirgin olmuş bir yüz ifadesi vardı. Muhtarın ikram
ettiği çayı zorla yudumluyordu sanki.
Hemen konuya girdim.
- Kemal kardeşim sizi kızınız Emine hakkında konuşmak İçin
rahatsız ettim. Emin’e benim çok sevdiğim akıllı , Çalışkan bir
öğrencimdir.
- Sağolun hocam. Allah razı olsun ! Biz sizden çok memnunuz. Çocuklarımızla
yakından ilgileniyorsunuz.
- Evet ! İşte ben de bunun İçin buradayım. Emine kaç gündür
okula gelmedi. Annesi de uğramadı. Ben de merak ettim , okul paydosundan sonra
size geldim. Geldim ama maalesef görüp
şahit olduklarım hiç hoşuma gitmedi .. o çocukların annesiz soğuk evde aç susuz perişan hallerine çok üzüldüm. Anneleri nerede ?
- Cehennem oldu babasının evine gitti !
- Gitmedi Kemal Bey, zorla götürüldü neden acaba ?
- Ben nereden bileyim neden gitti ! Bu arada başını önüne eğdi. Cebinden
çıkarttığı bir paket sigaradan bir tane yaktı. Efkarlı, efkarlı içine çekerek
tavana doğru üflemeye başladı.
- Bakın Kemal Bey !
Yaşça benden büyüksünüz size akıl vermek haddim değil ! Pırıl pırıl bir eşiniz
, Nur topu gibi üç çocuğunuz var. Bırakın şu kumar illetini, gidin hanımızı
getirin...
- Hocaaaaaa ! Hocaysan
hocalığını bil !
- Karışma kimseye! Aslan kimi dersini ver ve kimsenin
hayatına müdahale etme!
- Öyle mi ? Sizin hayat dediğiniz şey çocukların perişanlığı
mı ? Yoksa yıkılmak üzere olan bir yuva mı ?
Annesiz kalmış üç küçük çocuk! Sizin yaptığınız hataların
faturasını bu çocuklar mı ödeyecek !
- Ben düzelteceğim herşeyi
! Kimse karışmasın ! Kaybettiklerimin hepsini teker teker geri alacağım.
- Tekrar kumar oynayarak, çocukları annesiz , aç ve perişan bırakarak öyle mi ? Peki sorarım yeniden kazanmak İçin
ortaya koyacak Ne kaldı ? Herşeyinizi kaybetmişsiniz kumar tutkunuz
yüzünden ! Böyle babalık olur mu ?
- Elini masaya hızla indirerek , masada Ne varsa yere savurdu. Masadaki çay bardağını eline aldı sıkmaya
başladı. (Devam edecek)
AYSEL MASMANACI
BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve Yazar