Güneydoğu Bölgelerinin bitkisi zeytinlikler, yaz kış yeşil
kalan yapraklarıyla ilimizin hem doğa güzelliğidir hem de yağının sarı altın
rengi ve berrak görünümleriyle mutfaklarımızın vazgeçilmez gıda deposudur. Hele
simsiyah ve henüz kararmadan önce toplanan yeşil taneleri kahvaltı
masalarımızda en baş köşede yerlerini alırlar.
Bu kadar değerli gıda ve doğa güzelliği değerleri olan
zeytinlerimizin Aralık ayı tam hasat toplama zamanıdır. Biz çocukken ailemiz
bizi de zeytin toplamaya götürürlerdi. Sabahın kör karanlığında soğukta ailece
at arabasına biner, ayaklarımızı arabadan sarkıtarak sallaya sallaya, Kilis
türküleri söyleye söyleye zeytinliğimize giderdik. Dedemin çok değer verdiği,
onu gözü gibi koruduğu bir eşşeği vardı. O, bizimle at arabasına binmez, eşeği
ile bağlarımıza, zeytinliklerimize giderdi. Büyük zeytinliklerimizden zeytin
toplanacağı zaman bizimle birlikte kadınlı erkekli işçiler tutulur, hasat öyle
yapılırdı. Zoppun mevkisinde yirmi ağaç kadar küçük bir zeytinliğimiz daha
vardı. O zeytinliğimiz pek tutkun
değildi. Hasat işine dedemle abim
gitmişlerdi.
Rahmetli Cemal abim çok şen, hayat dolu bir gençti. Yaptığı
şakalarla akraba, eş dost çevremizde çok sevilirdi. Dedem se ciddi, az konuşan
ama çok kültürlü bir ihtiyardı. Atatürk'ün okuduğu Askeri Rüştiye Ortaokulundan
mezun olmuş, Arapça, Farsça ve Fransızcayı ana dili gibi konuşur ve yazardı.
Onun "eski yazı" ile yazdığı sararmış kağıtlardaki kasideleri ninemin
sandığında en kıymetli çeyiz gibi dururdu. Bembeyaz pamuk sakalı, nurlu yüzü,
başından hiç çıkartmadığı kasketi ile hep hayalimde canlanır.
Abim bazen Ona sulu
şakalar yaparak kızdırırdı. Dedem kızıp bağırınca elini eline vurup katıla
katıla gülerdi.
Bir gün dedem,
eşşeğinin heybelerine kalburunu, azıklarını (yemek) koyup, sırıklarını (zeytin
silkelemek için kullanılan uzun sopa), şalları (zeytin ağacının altına açılan
dokuma bez) eşşeğin sırtına yükleyerek abimle zeytine gitmişler. O yıl Dedem zeytin az tuttuğu için bizi zeytin
toplamaya götürmemişti. Buna en çok sevinen de ben olmuştum. Çünkü sabahın kör
karanlığında soğukta sıcak yatağımdan kalkıp zeytine gitmek bana çok zor
gelirdi. İşçi tutmamışlar İkisi bir
günde toplar geliriz demişler. Abime “CEMO” derdi. Kuşluk vakti dede torun
zeytinliğin yoluna düşmüşler. Dedem eşşeğin sırtında, abim yular elinde önde
Zoppun ‘un (mesire yeri) bitişiğindeki zeytinliğimize gelmişler. Abim zeytini silkelerken, dedem de zeytinleri
kalbura doldurup ellefliyormuş. (Kalburda zeytin tanelerini yaprağından ayırma
işlemi). Bir yandan da zeytinleri heybeye dolduruyormuş. Öğlen vakti ateş yakıp ısınmışlar,
yemeklerini yemişler.
(Devam edecek…
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
Eğitimci şair ve yazar