Gaziantep, yalnız güneydoğunun değil, Türkiye’nin sayılı büyük vilayetlerinden birisi. Sanayi hamlesini gerçekleştirmiş, istihdam sorunu olmayan ender vilayetlerimizden biri idi, ta ki AKP iktidara gelinceye kadar.
Bugün Gaziantep’te sanayici %20 kapasite ile çalışıyor. Fabrika çalışanları önce ücretsiz izne gönderildi sonra da temelli işten çıkartıldılar. Birinci sonuç: Her geçen gün istihdam sahaları daralmaktadır. İşsizliğin çözümü olarak “her sanayici ek bir işçi alırsa işsizlik çözülür” diyen sayın başbakan demek ki Türk sanayicisinin durumunu bilmiyor veya bilmezlikten geliyor.
İkincisi, sanayicinin ürettiği mal elinde kalıyor. Talep olmadığı için, üretilen mamuller stoklanıyor. Sanayi bölgesini ziyaret ettiğimde, olayın vahameti ile yüz yüze kaldım. 100 tonluk iplik üretimi, yani ortalama yedi yüz bin dolarlık mal stoku olan sanayici arkadaş hayatında ilk defa evinin elektrik ve su parasını ödeyememiş. Yani varlık içinde yokluk çekiliyor. Hazinenin üzerindeki yoksullar gibi sihirli kelime unutulduğu için güzelim mallar para etmiyor. Sermayesi kendisine ait olanlar işi beklemeyi tercih ediyorlar; fakat veresiye hammadde alanlar mallarını spot piyasada eritmenin yollarını arıyorlar. Yani deflasyon Gaziantep’te bütün boyutları ile yaşanıyor. Hükümet de, aman ne kadar güzel gördünüz mü mallar ucuzladı, enflasyon düştü şeklinde beyanat veriyor.
Tekstil sektörü süratli bir şekilde kan kaybetmeye devam ediyor. Yıllardan beri Türkiye’nin yükselen yıldızı olan tekstil, hasta yatağında; böyle giderse ölüme mahkûm olacak.
Kilisli anlatıyor: 28 Marttan önce üzüm bağlarımız ve fıstık ağaçlarımızın üzerinde salkım salkım üzüm ve fıstık vardı. Seçimlerden sonraki hafta sonra sabah namazına yakın vakitte bir saat süren dondurucu bir hava hâkim olmuş. Üretici ertesi gün bağına bahçesine gittiğinde salkımların kuruduğunu görmüş. Üretimde düşüş yaklaşık %80 olarak bekleniyor. Halkın çoğunun (%60 civarında) geçim kaynağının tarım olduğunu hesaba katarsak, Kilis’te yaşanan bu hadisenin, doğal bir afet olduğu görülecektir. İşini, aşını kaybeden halk hükümetten bir fon oluşturulmasını bekliyor ama beklediği ile kalıyor.
Bağların ve fıstıkların filizleri de etkilendiği için, bu afet gelecek yılın üretimini de olumsuz etkileyecektir. Alınacak tedbirlerin gelecek seneyi de kapsaması gerekmektedir. Ama ne gezer. AKP hükümeti iktidara gelir gelmez Kilis’teki Tekel İşletmelerini özelleştirdiği için bu sene devlet Kilis’te üzüm alım yapmayacak. Geçen sene Tekelin açıkladığı yaş üzüm alım fiyatı 213.000 TL olmasına rağmen bu sene ki açıklanan başfiyat 180.000 TL. Geçen yıldan bu tarafa akaryakıt zam almış, gübre zam almış, vergiler artmış, işçilik artmış bütün harcama kalemleri artmış olmasına rağmen yaş üzüm alım fiyatları azaltılıyor.
Netice olarak halkın hali içler acısı. Bu tablo hükümetin de halinin içler acısı olduğunu göstermektedir. Çünkü hükümet ekonomiyi düzeltme konusunda başarılı olamadığı gibi işsizlikle mücadelede de başarılı olamamıştır.
AKP iktidara geldiğinde Başbakan Tayip Erdoğan tarafından “Acil eylem Planı” adı altında vaatlerde bulunmuştu. Bu vaatlerden bir tanesi de işsizlik sorununu çözeceklerdi. Sayın Erdoğan “Türkiye’nin en acil meselesinin işsizlik olduğunu hepimiz biliyoruz. Kurulacak 58.hükümetimizin en öncelikli meselesinin işsizliğe çözüm bulmak olacağını meydanlarda haykırdığımız gibi bugün de aynı kararlılıkla bu gerçeğin altını bir kez daha çiziyorum.” Dediğini herhalde unutmuşa benzemektedir.
DİE'nin, Yılın ilk çeyreği için açıkladığı işsizlik oranı yüzde 12.4. Ancak çıkarıldığı işe geri çağrılmayı bekleyen, 'yok' diyerek iş aramayan ve mevsimliklerle birlikte bu oran yüzde 22'ye çıkıyor. İşsizlik oranındaki artış endişe ile izleniyor. Gaziantep ve Kilis’ten bakıldığında, Türkiye’nin manzarasının harap olduğu ve vatandaşın dayanma gücünün artık bittiği görülüyor.