Anadolu?ya Mührünü Vuran Mana Sultanları: Hacı Bektaş-ı Veli, Taptuk Emre, Yunus Emre (Yazı Dizisi 2)
Hacı Bektaş'ı Velinin yetiştirdiği halifelerden birisi Taptuk Emre'dir. Taptuk adını alması ile ilgili hadise şöyledir: Hacı Bektaş, Rum diyarına geldiği sırada orada "Seyyid Mahmut Hayrani, Celaleddin-i Rumi, Hacı İbrahim Sultan" gibi bir takım büyük mutasavvıflar arasında bir de "Emre" adlı kuvvetli velayet sahibi bir şeyh vardı. Hacı Bektaş'ın daveti üzerine Rum erenleri onun nezdine geldikleri halde, bu şeyh her nedense davete gelmedi, onun erenleri onun gelmediğini Hacı Bektaş'a haber verdiler. O da, Sarı İsmail adındaki dervişini gönderdi. Emre'yi yanına çağırttı, gelmemesindeki hikmeti sordu. Emre, "perde arkasından çıkan bir elin kendisine nasip verdiğini, hazır bulunduğunu o erenler bezminde Hacı Bektaş adlı hiç kimse görmediğini" söyledi. Hacı Bektaş "o elin bir işareti olup olmadığını" sorunca, " ayasında yeşil bir ben" gördüğünü anlattı. O vakit Hacı Bektaş elini uzattı. Ayasındaki yeşil beni hayretle gören Emre, kendisine evvelce el veren mürşit karşısında bulunduğunu anlayınca üç kere heyecanla "Taptuk Emre" dedi ve adı o zamandan sonra Taptuk Emre oldu.
Gelelim Yunus Emre'ye;
Yunus isminde çiftçilikle geçinen çok fakir bir adam vardı. Bir sene kıtlık oldu. Daha da fakirleşen Yunus birçok kerametlerini duyduğu Hacı Bektaş-ı Veli?den yardım almak fikrine düştü. Sığırının üstüne bir miktar alıç (yabani elma) koyup dergâha geldi. Pirin ayağına yüz sürerek hediyesini verdi ve bir miktar buğday istedi. Hacı Bektaş-ı Veli ona lutf ile muamele ederek bir kaç gün dergâhta misafir etti. Yunus geri dönmek için acele ediyordu. Dervişler Pir?e Yunus?un acelesini anlattılar. O da Buğday mı ister yoksa erenler himmeti mi? diye haber gönderdi. Yunus buğday istedi. Bunu duyan Pir isterse o alıcın her tanesine nefes edeyim dedi Yunus buğdayda ısrar ediyordu. Hacı Bektaş?ı üçüncü kez haber gönderip isterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim dedi. Yunus tekrar buğday isteyince hatanın büyüklüğünü anlayıp pişman oldu. Derhal geri dönerek kusurunu itiraf etti. Hacı Bektaş onun kilidini Taptuk Emre?ye verdiğini bu yüzden isterse ona gitmesini söyledi. Fırsatı kaçıran Yunus o himmete kavuşmak için tam kırk yıl Taptuk Emre dergâhında hizmet etti. İşte Yunus?u asırlardır gönül Sultanı yapan bu himmettir.
Taptuk?un kapısından kemale ulaşamadığı için ayrılan Yunus?un yolu bir mağaraya düşer. Mağarada iki dervişle birliktedir. Hakkı arayan insanlar dua ederler, önlerine yemek gelir. Sıra Yunusa gelmiştir. Yunus onların dua ettikleri eren hürmetine duada bulunur. Meğer hürmetine dua edilen Taptuk?un kapısında ki Yunus imiş... Yunusun içindeki ateş sönmemiş ve geri dönmüştür. Eşikte, Taptuk hangi Yunus diye sorar. Yunus bağışlanma diler. Yunusun hayatı ve çektiği çileler hep Allah'a ulaşmak içindir.
Yunus o günün koşullarında Anadolu, Azerbaycan, Suriye, İran bölgelerinde dolaşır. Bir taraftan seyahat ederken diğer taraftan insanlara hikmetli şiirleriyle yol gösterir. Öyle ki bu seyahat aynı zamanda dolaştığı iklimlere Ehl-i Beyt?in nefesini taşımak ve gönüllerine İslam?ın tohumunu ekmek içindir.
?Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm?. Sözü onun ne kadar umman olduğunu gösterir.
Anadolu?yu birleştiren, büyüten ve dirilten nükte işte bu nefeslerde gizlidir.