Amerikan menşeyli tezgâhlanan kardeş kavgasının geldiği nokta içler acısıdır. Ortada İslam ülkelerinde cereyan eden bir iç savaş söz konusudur. Bir yıkım devam ederken, bir sonraki adım da tezgâhlanmaktadır. Kulağınızı kabartıp basın yayın tarafından uzun zamandan beri hazırlanan, toplum nezdinde kabul seviyesine getirilen hoca taslaklarının sözleri her ne kadar toplum mühendisliği de olsa, bunlar bilgi kaynaklarından biridir.
Bir mezhep çatışması tezgâhlanmaktadır. Malum hoca efendi Şia hakkında "Onların kıblesi Kerbela" diyecek kadar müfteridir. Kerbela Hz. Hüseyin efendimizin şehit edildiği mekândır. Kerbela'nın da içinde olduğu Irak coğrafyası 12 imamın 7 sinin bulunduğu topraklardır. İmam Ali Necef'tedir; İmam Hüseyin Kerbela'da şehit olmuştur; İmam Musa Kazım, İmam Muhammed Taki Kazımeyn'dedir; İmam Naki, İmam Hasan'ül Askeri, İmam Mehdi ( doğduğu ve kaybolduğu yer) Samerra'dadır. İmamların şehadeti İslam baki kalsın diyedir, Kıble baki kalsın diyedir, Hak baki kalsın diyedir. Bu sebeplerle İmam Hüseyin şehit olmuştur; İmamlar şehit olmuşlardır. Bugün Şii olsun Sünni olsun bütün Müslümanların kıblegâhı değil ziyaretgâhıdır, Kerbela. BOP kapsamında bugünler için hazırlanan cübbeli, şalvarlı hoca kılıklı insanların ağzından fetva verilerek bir mezhep çatışmasının alt yapısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Dün, Ebussuud efendiden, "Kızılbaşların öldürülmesi caizdir" fetvası alınarak Yavuz Sultan Selim'in Müslüman halkın bir bölümünü katletmesinin faturasını bugün bile ödüyoruz. Gönüller hala kırıktır, toplum hala parça parçadır, kan hala tazedir. Bugün toplum olarak bir ve beraber olmaya ihtiyacımız varken, kan kanla yıkanmayacağına göre kanı su ile yıkamak gerekirken "Suriye'deki zulme karşı, Müslüman Suriye askeri ile savaşmak caizdir, İran Suriye'nin yanında yer alırsa o da bu kapsamdadır. Zaten Şiiler tarih boyunca hep ehl-i sünnet ile savaştı" demek ne anlama geliyor. Bu cübbeli de olsa sakallı da olsa bir Müslüman'ın ifadesi olamaz. Bu olsa olsa sakalı ile cübbesi ile dini istismar edenlerin, BOP taşeronlarının işidir. Çünkü din bunu kabul etmez. Bu ABD ağzıdır. Haçlı ordusuna asker toplama seferberliğidir.
"Suriye ile savaş yapılabilir bu meşru müdafaa ve zulme karşı duruştur" demek ne demektir? ABD'nin bölgemizi işgal etme operasyonu olan BOP kapsamında Irak'ta milyonlarca Müslüman katledilecek, yüz binlerce kadının namusu kirletilecek, halkın feryadı ayyuka çıkacak, namusu kirletilen kadınlar "karnımızdaki piçleri alın bizi öldürün bu pislikten kurtarın" diye feryat edecekler sen bunları duymayacaksın, beri tarafta işgalcilerin basın yayınını esas alarak Haçlı ordusuna asker toplayacaksın. Bu büyük bir nasipsizliktir; Gayye kuyusuna düşmektir.
ABD'nin bölgemizde ne işi vardır. ABD'nin girdiği topraklarda gözyaşı, kan ve baruttan başka, tecavüzden başka ne vardır.
Olaylara iki türlü yaklaşabiliriz. Esat mı haklı, yoksa muhalifler mi? Esas olan bu değildir. Esas olan bu çatışma niçin vardır. Niçin dün değil de bugün vardır diye sormak gerekir. Bugün söz konusu olan BOP kapsamında bir işgal hareketidir. Görülen sebep ne olursa olsun zarf ne olursa olsun esas olan mazruftur.
10-11 Aralık 2004 tarihleri arasında Fas'da? Gelecek İçin Form? adı ile bir toplantı düzenlenir. Başkent Rabat?daki bu toplantıya G8 Topluluğu ile yirmiden fazla Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin maliye ve dışişleri bakanları yanı sıra Arap Birliği ve Avrupa Birliği katılır. Zirve?ye ABD dışişleri bakanı Colin Powell eş başkan olarak katılır. Bu toplantıda bir konuşma yapan ABD dışişleri bakanı konuşmasında şunları söyler ?BOP Projesine giren ülkelerdeki değişimi dışarıdan empoze etmeyeceğiz. Bunu ülkelerin sosyal, ekonomik alanda ilerlemeleri ile beraber kendi içinden başlatacağız ve siyasi ve ekonomik reformlarını gelişmiş ülkelerle el ele gerçekleştirmelerini sağlayacağız der. Ayrıca Powell bölge ülkelerinde reform yapılması için halklara cesaret vereceğiz diyerek BOP da yeni bir taktik devreye konur.
İşte bugün yaşananlar bu proje kapsamındadır. Düşünebiliyor musunuz; güya sıkıyönetim altından yaşayan bir halk, nefes alması takip edilen bir halk bir anda tanklarını toplarını çıkartacak, kendi devletine karşı mücadele verecek, bu mücadeleyi bütün yurt sathına yayacak, bu akıl karı değildir. Bu o topluma karışmış ajanların, içerden satın alınan her kademedeki görevlilerin desteği ile gerçekleşmektedir.
Bugün bize düşen Alevi'si ile Sünni'si ile Müslüman toplumun birliğini sağlamaktır. Peygamberimizin, İmam-ı Ali Efendimizin, Ehl-i beytin ölçüsünde bir ve beraber olmaktır. Bu ölçünün dışına çıkan cübbeli de olsa şalvarlı da olsa hacı da olsa hoca da olsa bunları ikaz etmek ve bunlara sırt dönmek gerekir.
Opr. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi