Yeniden bir asgari ücret gündemi başladı. 1 Aralık’ta asgari ücret toplantıları başlamış olacak. Senede 2 defa yapılan toplantıların yeni dönemde yılda bir defa yapılacağı söyleniyor. Kamuoyu aylarca meşgul ediliyor; yok bu rakam, yok şu rakam olacak diye. Oysa kamuoyu vicdanını rahat ettirecek bir formül ile bu konu rahatlıkla gündemden düşebilir. Çözülememiş olan asgari ücret meselesi, fakirleştirilmiş toplumumuz üzerinde Demokles’in kılıcı gibi, pazarlık argümanı olarak sürekli sallanıyor. Vatandaş bıkmış durumda, "gerekirse asgari ücreti artırmayın, yeter ki bizim alım gücümüz düşmesin" diyor. Çünkü asgari ücret arttığı zaman maliyetler de artıyor. Maliyetler artınca üretici bunu kendi ürünlerine ekliyor. Neticede ücret daha vatandaşın cebine girmeden kaybolmuş oluyor. Vatandaş insanca bir yaşama kavuşamıyor. Siz asgari ücreti bir defa değil, iki defa değil, üç defa da yapsanız, değişen bir şey olmuyor. Algı yönetimi yapılarak, yok efendim dünyada da ekonomi kötü, yok memlekette deprem oldu, yok zaten savaş var gündemiyle ancak siz günü geçirebilirsiniz. Vatandaşın meselesini çözmeniz mümkün değil. Şimdi piyasalarda hareket var. Deniyor ki, zam gelecek. Hele aralık ayı geçtikten sonra, ocak ayı bir gelsin bakalım, enflasyon şu kadar olacak. Bu defa vatandaş ihtiyacı olmayan şeyi de almaya başlıyor. Vatandaşın kredi kartı borçlarının son derece arttığını görüyoruz. Artık vatandaş günü geçirmek için arkasını düşünmeden hareket ediyor. Ekonomik kriz, memleketin ahlakını da kötü yönde etkiliyor.
Ekonomik problemlerin bir an önce çözülmesi gerekiyor. Ancak bu problemlerin ortadan kalkması mevcut hükümet uygulamalarıyla mümkün görülmüyor. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çok önemli bir örneği var. Bir öğrenciyi tahtaya çıkarttığınız zaman sorduğunuz soruyu eğer öğrenci biliyorsa hemen cevaplar ama sorduğunuz sorunun cevabını bilmiyorsa bırakınız bir dakika, bir saat, bir hafta, bir ay, bir yıl bekleseniz de bu öğrenci bu sorunun cevabını veremez. Evet bakıyoruz bu hükümet maalesef ekonomik sorunların cevabını bilmediği için ekonomide yap-boz tahtasına döndü. İktidarda kaldıkça uygulamada sürekli değişiklik yapıyor iktidarı uzadıkça da daha önce verdiği yanlış cevapları tekrar tekrar vermeye devam ediyor. Hatta daha da uzayınca bu defa cevaplarına dayanak arıyor. Vatandaşımızın hassas noktası inancı olduğundan bu defa söylediği cevabı hazmettirebilmek için ayet ve hadislere göre hareket ettiğini söyleyebiliyor. Sonra bunun da arkasında durmuyor.
Tamam da suçun tamamı tahtada durdukça saçmalayan öğrencinin mi; onu tahtadan indirmeyen öğretmenin hiç mi suçu yok… yok faiz arttırıyor, ardından din buna izin vermez diyor faizi indiriyor, ardından geri faizi arttırıyor. Bu arada faiz artsa da azalsa da pahalılık arttıkça artıyor.
Artık bu konuda köklü çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun çözümü de var. Milli Ekonomi Modeli çözüm olarak bizi bekliyor. Hocamız çok net olarak hodri meydan demiştir. Tahtada duranlar çözemeyecekler, çözecek olan Hüseyin Baş liderliğindeki BTP kadrolarıdır. Emek ve üretimimiz karşılığında emisyonumuzu arttırmamız gerekiyor. Osmanlı'nın yıkılmasındaki temel sebeplerden bir tanesi de ekonomisinin kötü olmasıydı. Dışarıdan aldığı dış borçları ödeyememesiydi. Duyun-ı Umumiyeyi biliyoruz. Borçlar ödenmeyince batılı geldi, maliyenin başına oturdu vergileri kendisi topladı. Bu dönemde vatandaşın çektiklerini roman ve hikayelerden okuyabilir, şarkılardan, türkülerden dinleyebilir, tarihten okuyabiliriz. Haydar Baş hocamız kâğıdı para yapan onun karşılığında ortaya konan emek ve üretimdir tespitini yapmaktadır. Dışarıdan borç para alırsan kendi emek ve üretimin sömürülmüş olacaktır. Milli Ekonomi Modelini uygulayabilmek için bağımsız bir ruha ve bağımsız bir duruşa sahip olmalıyız.
Gazze'deki yaşanılan problemlere gelince, Gazze Şeridi zaten İsrail tarafından işgal edilmiş durumda ve İsrail bir adım daha atarak buraları kendi topraklarına katmak istiyor. Hidrokarbon kaynakları ve doğalgaz rezervleri nedeniyle bu bölge stratejik öneme sahip. Yasal açıdan gaz rezervleri Filistin'e aittir. Gazze, Akdeniz'de yaklaşık 100 milyar metreküp doğal gaz rezervine sahip. Gazze'yi ablukaya almasının ve ekonomik olarak izole etmesinin bir sebebi de bu rezervden kaynaklanıyor. İsrail, burada Müslüman varlığını istemiyor. İsrail, Yahudi ve Evangalist lobisini arkasına alarak bir din savaşı olarak bu soykırıma cesaret ediyor. Ancak Filistinli iman ve cesaretle direniyor İsrail'e karşı duruyor ve Filistin gerçeğini dünya kamuoyunun gündemine getiriyor.
Türkiye'nin ekonomik ve siyasi sorunlarının çözümü için Milli Ekonomi Modelini uygulamak gerekir. Yaşanan ekonomik kriz ve sonuçları Milli Ekonomi Modelinin ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Bu model, emek ve üretimimizin karşılığında emisyonumuzu arttırmamızı, dış borçlardan kurtulmamızı ve bağımsız bir duruş sergilememizi sağlayacaktır. Hüseyin Baş beyin önderliğinde, BTP kadroları bu modeli hayata geçirecek tek güçtür. Bu yüzden, hepimiz BTP'ye destek vermeli ve Milli Ekonomi Modelini uygulamak için mücadele etmeliyiz.