Öğretmenlerin kendileri
hakkındaki hamasi konuşmalara ne kadar ihtiyaçları var? Öğretmenler edebiyat
değil sorunlarına çözüm bekliyorlar. Bir siyasi partinin de yapması gereken
çözüm ve proje üretmek değil midir? Yaptıkları, öğretmenlerin maaşları ve
atamaları etrafında dönüp durmak.
Bulunduğumuz ortamda ana
muhalefet partisi genel başkanının konuşmasını dinleyen hemşireler o kadar
rahatsız oldular ki... Peki, bizim halimiz ne olacak, biz daha çok çalışıyoruz.
Gece demiyoruz, gündüz demiyoruz; yaz demiyoruz, kış demiyoruz; işimiz can,
sağlık elçiliği yapıyoruz dediler. Öğretmenler kadar bile maaş alamıyoruz
diyorlar. Başladılar diğer meslek grupları kendilerini öğretmenlerle mukayese
etmeye. Bıyık altından gülerek konuşmaları dinledim. Söz bana gelince, ne
öğretmenlerin ne de sağlıkçıların aldıkları paranın yeterli olmadığını ifade
ettim.
Maalesef insanımız vizyonunu
kaybetmiş. Oysa mahkûm edildiği küçük dünyasından başını bir kaldırabilse uçsuz
bucaksız bir evren içinde olduklarını anlayacaklardır. Uygulanan serbest piyasa
ekonomisine göre ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı olarak kabul edilir.
Hatta liberal ekonominin ilk öğretisi bu kabulle başlar.
Bu ne anlama gelir hiç
düşündünüz mü? Hayat felsefesi kavga üzerine kurulmuş vaziyettedir. Bu da
dünyanın içine düştüğü kavgaları körüklemektedir. Bugünkü kavgaların kaynağı,
kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar sınırsız tezinden kaynaklanmaktadır. Öğretmenlerin
de diğer meslek erbabının da insanca geçimi için gereken ücreti verecek tek
çözüm Prof. Dr. Haydar Baş beydedir. Milli Ekonomi Modelindedir. Ancak bu yolla
kaynaklarımız milletin menfaati için devreye girerler.
…
Öğretmen ve öğrenci birbirini
tamamlar. Anahtar ve kilit gibidir. Su ve balık gibidir. İkisi bir araya gelince
anlam ifade ederler. İkisini buluşturacak projeler üretilirse, sonuç
alınabilir. Öğretmen ve öğrenci uygun zeminde ve yeterli koşullarda bir araya
geldiği zaman ilim ortaya çıkar. Kalkınmanın olmazsa olmazı, bilimsel
gelişmelerdir. Son yapılan Kulak Burun Boğaz dünya kongresinde gördüğüm çok
dikkatimi çekmişti. Batı dünyası teknolojisi ile parayı götürüyor. Doğu dünyası
ise moleküler sahadaki araştırmaları ile bilime yön veriyor. İlaç
teknolojisindeki buluşları ile liderliğe doğru emin adımlarla yürüyor. Şu soru
çok önemli, peki bizim bilim dünyasındaki yerimiz neresidir? Bu sorunun cevabı
öğrencilerimize ve öğretmenlerimize ne kaftan biçtiğimizi göstermektedir.
…
Bakın örnek bir öğretmen olan
Haydar hocanın bize kazandıklarından bir tekine değinmek isterim. Siyasi
anlayışı ile kısır tartışmaların yerine çözüm siyaseti getirmiştir. Kavga ve
ötekileştirmek yerine birlik ve bütünleştirmeye dönük siyaset anlayışını proje
haline getirmiştir. Bugün dünya kavga kültürü ile idare ediliyor. Devletlerarası adalet anlayışı da ortadan kalkmış vaziyette.
Kaşıkçı cinayetinde bile bunu görüyoruz. CIA azmettiren şu kişi diyor, Trump
(ABD) artık Suudi Arabistan'dan petrolü ucuz alıyoruz, ilişkilerimiz devam
edecek diyor. Siyaset gücü ve sermayeyi, hak ve hukukun yerine ikame ediyor.
Yapılan şu, kim güçlü ise onun borazanı çalıyor. Güç, el değiştirince hak de el
değiştiriyor. Neticede herkes mağdur olmuş oluyor. Oysa hak, hiçbir güç ile
takas edilemeyecek kadar üstündür. İşte Haydar hoca "ihtiyaçlar sınırlı,
kaynaklar sınırsızdır diyerek" kavgaların temelini teşkil eden kaynak
savaşlarını ortadan kaldırıyor.
Bu kazanımın ne anlama
geldiğini takdir ettiğimiz gün, kurtulduğumuz gündür.