Kendimizi ne kadar tanıyoruz; olaylar karşısında nasıl tepki veriyoruz?
Tarihimizi ne kadar biliyoruz; geçmişimizden ne kadar haberdarız? Kültürümüzden haberdar mıyız; klasiklerimizden hangilerini okuduk? Medeniyetimizin yetiştirdiği şahsiyetleri ne kadar tanıyoruz; ortaya koydukları eserlerden haberdar mıyız?
Aynılaşan şehirleri farklı kılan tarihi dokuları araştırıp ziyaret etmenin heyacanını hissediyor muyuz?
Birikim, tecrübenin ne kadar pahalı ve kıymetli olduğundan haberdar mıyız; istişareye gereken kıymeti veriyor muyuz?
Büyük kavramının ne anlama geldiğini biliyor muyuz; annemiz, babamız, ninemiz, dedemiz bizim için neler ifade ediyor farkında mıyız?
Anne babanın çocuk üzerinde ki; çocukların anne baba üzerinde ki haklarını biliyor muyuz?
Atasözlerimiz, özlü deyimlerimize ne kadar hakimiz?
Sağlık, hayat, gençlik, zenginlik ve vaktimizin kıymetini bu değerleri kaybetmeden biliyor muyuz?
Şiirin, edebiyatın, sanatın bir medeniyetin anlaşılmasında ve nesilden nesile aktarılmasında ne kadar önemli olduğunu biliyor muyuz?
Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediyor muyuz?
Aile, ordu, adalet ve devletin; milletin özünü koruyan koruyucu kalkan olduğunun farkında mıyız?
Günümüzdeki savaşların basın yayın yoluyla; sosyal siyasal ve ekonomik yolla yapıldığının farkında mıyız?
Bize gelen haberleri ve söylenen sözleri, aslından ve esasından araştırıp, tetkik ediyor muyuz?
Bilgi karmaşası içerisinde işin özünün, esasının kavranması için bir mürebbiye ne kadar muhtaç olduğumuzun farkında mıyız?
Deccal fitnesi hakkında yeterince bilgi sahibi miyiz?
Bildiklerimizi ne kadar uyguluyoruz?
Uyguladıklarımızda ne kadar ihlas sahibiyiz?
Bu ve bunun gibi soruları arttırmamız mümkün. Asıl olan bu soruların hayatımızda ne kadar yer kapladığı ve hayatı bilinçli yaşayabilmektir.