Bu güne kadar ne zaman iktidarın aleyhine rüzgârlar esmeye başlasa, malum basın-yayın ve toplum mühendisleri devreye girerler. Hemen bir kampanya başlatırlar, evet hükümet iyi yönetemiyor ama, ne yapalım hükümetin alternatifi yok ki Haber alma hakkına ipotek koyulan halkımız da, iç çekerek günlerini geçirmeye çalışır, umudunu kaybetmemeye gayret eder. Bu arada hükümette tavizkar politikasını millete rağmen rahat rahat yapmaya devam eder. İşte al gülüm ver gülüm paslaşması bugüne kadar böyle geldi. Bu güne kadar gelindi ama, tünelin de sonu görünmüş oldu. Artık ne milletin ne de devletin takati kalmadı. Uygulanan AB ve ABD endeksli icraatların bir fiyasko olduğu anlaşıldı.
AKP, hükümet olduğu günden bu güne, sanki ülkemiz bir savaş kaybetmiş gibi tek taraflı tavizler verdi.
Hükümet ülkesi için değil, AB için çalıştı.
Millet mağdur olan taraf oldu.
Hak adı altında nüfusu % 1 bile olmayan azınlıklara tavizler verilirken, millet yok sayıldı.
Irakta asrın yüzkarası ABD işgali yaşanırken, AKP hükümeti ABD lehine savaşın tarafı oldu.
Tablo bunlarla sınırlı kalmadı. Ne tarım, ne sanayi ürünleri para etmiyor. İşsizlik almış başını gitmiş. Ağaçlar sökülüyor, fabrikalar yurt dışına taşınıyor.
Tam bu zamanda İstanbul, Bursa, Ankara, Trabzon ve derken Gaziantepte BTP il başkanlıkları tarafından tertiplenen Bağımsız Türkiye mitingleri kamuoyunun gündemine geldi. Mitingler, o şehrin en büyük meydanlarında yapılmıştı. Alanlar yüz binlerce insan ile dolup taşmıştı.
Gerek mitinge gelen, gerekse ekranları başında izleyenler, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Başı dinledikçe ona olan sevgileri ve güvenleri daha da artıyordu
Sayın Baş konuşmaları ile müzminleşmiş yaralara parmak bastıkça ve çözüm projelerini anlattıkça meydanı dolduran insanlar adeta kendilerinden geçmiş halde tek bilek tek yürek olarak slogan atıyorlardı.
İş, Aş Haydar Baş
Ne AB Ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye
Bu Millet Kardeştir Ayıranlar Kalleştir
Bu Millet Seninle Gurur Duyuyor
Başbakan Haydar Baş
Dikkat edilirse her biri ülkemizin bir bölgesinde yapılan mitinglerden yükselen milletin sesi, halkımızın genel eğilimini de temsil ediyordu. Millet artık gür bir ses veriyordu. Yükselen sesler adeta birleşip ülkeyi ihata ediyordu.
Artık millet, toplum mühendisleri tarafından etrafına örülen demir parmaklıkları, adeta nefesiyle eritiyordu. Böylece hükümetin icraatları iyi değil ama alternatifi yok söyleminin bir yalan ve aldatmaca olduğu bizzat millet tarafından gösterilmiş oldu.