AKPnin hükümeti kurmasıyla, ülkemiz yeni gündem maddeleriyle tanışmış oldu, işte bunlardan bir tanesi de Türklüğe hakaret meselesi. Evet, daha önceden de yasa maddeleri ile Türklüğün ilkeleri ve önemli kurumları kanunla koruma altına alınmıştı alınmasına ama, hiç de gündemimizde değildi. Dıştan gelen müdahalelere açık bir politika izlenince, millet gerçeği direkt hedef haline getirildi. Hatırlarsanız Sayın Erdoğan kendini her fırsatta Türk değil de Türkiyeli olarak ifade etti. Bir bakıma Türklük üzerine tartışmalar bu şekilde ivme kazanmış oldu.
Anayasanın 66. maddesinde Türklük Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. şeklinde tanımlanmaktadır. Türküyle, Lazıyla, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Boşnağıyla bu vatan topraklarında misak-ı milli hudutlarında olan millettir bu. Türk milleti kültür birliği, medeniyet birliği, siyaset birliği ile Haçlının saldırılarını püskürtmüş, en son verdiği milli mücadele ile bağımsızlığını ve topraklarını korumasını bilmişti. İşte vatanımız üzerinde, milletimiz üzerinde hesabı olanlar dünkü Sevrin mimarları bu gün millet gerçeğini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
AB, 301 maddeden duyduğu rahatsızlığı her zeminde ifade etmektedir. Kendi ülkelerinde milli kimliklerini korumak için müeyyideler koyan AB devletleri, Türkiyede buna müsaade etmemektedir. İşin acı tarafı her defasında Türkiyenin yüzüne kapıları kapatan ABye karşı hükümetin verdiği tavizlerin ardı arkası kesilmemektedir. Bakan Gül, 301. maddenin AB reform sürecini baltalamasına izin vermeyeceklerini ve gereken değişiklikleri yapacaklarını beyan etmektedir.
ABD de Türklüğe hakaretin suç olmaktan çıkmasını istemektedir. Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried, kendisinin de Gülle birlikte 301in değişmesi zamanı geldiğini ifade etmektedir. ABD Kongresinde Türkiyeyi konu alan ve birbiri ardına sunulan tasarılardan bir tanesi de, Türk Ceza Kanununun 301inci maddesinin kaldırılması ile ilgilidir.
İçişlerimize müdahale AKP hükümeti döneminde olağan hale gelmiştir. Ne oldu da ağız birliği yapmışçasına Türklüğümüz masaya yatırılmak istenmektedir. 301. maddeye karşı tahammülsüzlüğün sebeplerinden birkaçı şunlardır.
1. Türklük tanımı değiştirilmek istenmektedir. Birliği temsil eden Ne Mutlu Türküm Diyene iptal edilerek, Türk Milletinin bünyesindeki bütün unsurlarla bir olmasından rahatsızlık duyulmaktadır.
2. Milletimiz etnik parçalara bölünmek istenmektedir. Mikro milliyetçilik teşvik edilmektedir. Dikkat edilirse, ABnin ülkemizdeki azınlık kavramını değiştirmek istemesiyle, 301. madde ile ilgili rahatsızlığı paralel gitmektedir.
3. Hükümet bu konuda milli bir duruş sergilemediği için, provokasyonların önü açılmaktadır. Dink cinayetinde görüldüğü gibi, haksız yere 301. maddeye yoğun olarak saldırılmıştır.
4. ABDnin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, coğrafyamızı işgal sürecinde önündeki en büyük engel Türk Milletidir, Türk Milliyetçiliğidir ve onun kurumlarıdır. Son günlerde Dink cinayeti üzerinden devletin katil olmakla suçlanması, derin devlet suçlamaları da Türk Devletinin yıpratılmasına yöneliktir.
5. Orman çakalsız olmaz. Elbette her kurum içerisinde doğru yapanların yanında yanlış yapanlar da olacaktır. Hukuk bu noktada devreye girmektedir. Eleştiride bulunanlar yanlış yapan şahısların cezalandırılmasını isteyecek yerde, direkt kurumlara saldırmaktadır. Burada niyetlerdeki sorun da ortaya çıkmaktadır.
Milletimiz, birliğimiz, topraklarımız, vatanımız hâsılı devletimiz üzerinde AB, ABD ve diğer güçlerin gizli-açık işgal hesapları vardır, olacaktır. Burada düşündürücü olan milleti temsil etme noktasındaki siyasilerin hal ve gidişatlarıdır.