Uzun yıllardan beri maden politikası üzerinde yeterince değerlendirme yapılmadı. Bu konuda adeta 3 maymunlar oynanıyor. Yaklaşık olarak 3 katrilyon dolarlık bir maden rezervine sahip olan Türkiyede, madenlerimiz kimin istifadesine sunulmuş durumda. Madenlerimiz milletimize ait olmasına rağmen maalesef çıkarılan kanunlar ile yabancı şirketlere adeta peşkeş çekilmiş durumda. Dün Yeni Mesaj gazetesinde maden zenginliklerimizi de gündem ettiğimiz makaleden sonra çok sayıda e-posta aldık. Bize gönderilen bilgileri sizinle paylaşmak istedik.
Bor işletmeleri de süratle özelleştiriliyor. Nasıl olsa Türkiyede bor kullanılmıyor. Daha önce bizden bor cevherini işlenmeden satın alanlar, artık doğrudan bor madenlerini elimizden alıyorlar. Özelleştirme adına madenlerin yabancılara peşkeşi son sürat devam ediyor. Artık bir adım daha atılıp potansiyel maden kaynakları da toprak parasına elimizden alınmaya çalışılıyor. Maden hukukuna göre toprağın üstü satılıyorsa altı da satılıyor demektir. Patatesin verimli yetiştiği topraklar da borun bulunma şansı yüksektir. Afyon civarında kovboy şapkalı yabancı insanlar gizlenme kaygısı da duymadan çok geniş patates tarlaları alıp etrafını çeviriyorlar.
Çayeli bakır işletmeleri de yabancılara satılmıştı. Gelen haberlere göre şunu sormak gerekir. Acaba firma çıkarılan cevherleri tam olarak devlete rapor ediyor mu? Veya bakır cevheri çıkartma esnasında elde edilen altın ve gümüş yeterince vergilendiriliyor mu? Zaten yabancıları teşvik etmek için Türk sermayedara göre daha az vergi alınmasına rağmen, az bile olsa bu vergi veriliyor mu?
Çok pahalı olan sondaj işi devlete yaptırılıyor. Daha sonra özel sektöre devrediliyor. Devlet eliyle sondajı yapılan, kendini 10 yılda amorti edecek olan madenler, hazır bir şekilde yabancı işletmelere peşkeş çekilmektedir. Çayırhan kömür maden rezervi açısından son derece zengin bir bölge. TKİ eliyle kazma kürek madenciliğinden, tam mekanize madenciliğe geçildi. Kömür için ilk ve tek mekanize sistem burada kuruldu. Böyle bir yerken kusursuz bir ocak haline getirilen Çayırhan kömür işletmeleri zarar ediyor gerekçesiyle özel bir firmaya devredildi. Burada sorulacak çok soru var. Madem zarar edilecek burada fizibilite çalışması yapılmadı mı? Nitekim özel firma işletmeyi devraldıktan hemen sonra bırakın zararı işletmenin kat be kat karlı olduğu görülmüştür.
Maden konusunda yerli müteşebbis değişik metotlarla engelleniyor. Siyanür konusu, çevre ve ekoloji bahane edilerek halk etkileniyor. Oysa ülkemize giren siyanürün sadece binde 4 ü madencilikte kullanılıyor. Buna rağmen manipüle ederek basın yayının da katkılarıyla istedikleri gibi halk yönlendirilmektedir. Özellikle yabancıların halkla ilişkiler çalışması çok başarılı. Kendileri söz konusu olduğu zaman, yeni iş sahası açılması, yöre halkının işe öncelikli alınması, yol yapımı, okul yapımı öne çıkarılarak halkın güveni elde edilmekte ve tarlaları toplanmaktadır.
BTP özelleştirme konusunda diğer partilerden farklı olarak milleti merkeze alan bir madencilik politikası üretmiş durumda.
1- Madenlerimiz devlet, millet ve de yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlarımızla ortaklık kurarak işletmeye açılacaktır.
2- Avrupa'da çalışan Türk işçilerinin Türkiye'de ve dünyada söz sahibi olabilmesi için bor, altın v.s gibi madenlerimiz devlet ortaklığıyla işletmeye açılacaktır. Böylece yabancı sermaye ile değil öz be öz bu vatanın evlatlarının sermayesi ile yeraltı kaynaklarımız değerlendirilmiş olacaktır. denmektedir.
Maden konusunda halkımızın bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Vatandaşın kendi madenine, sahip çıkması gerekir. Akademik çevreye, siyasete, basın yayına, sivil toplum örgütlerine çok iş düşmektedir. Gelişmeleri görecek, duyacak ve konuşacak insanlara ve kurumlara çok mu çok muhtacız.