Basın yayının ne şekilde hükümetin kontrolünde olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Bütün buna rağmen açık istihbarat türünden sızıntılara engel olmalarına da mümkün değil. Kısa bir zaman ayırıp, çıkan haberlere baktığımızda ekonomi nereye koşuyor bunu anlamak için, sıradan vatandaş olmak bile yeterlidir.
"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ocak ayı konut satışları yüzde 24,8 düştü" Konut satışlarını başa aldım. Çünkü Ak partinin ekonomik model anlayışı, inşaata ve sıcak paraya dayalı da ondan. Konut satışlarının düşmesi demek inşaat şirketlerinin durgunluğa düşmesi anlamına geliyor. Son dönemde sıkça duyduğumuz resesyon kelimesinin tam da karşılığı bu. Bankalar eskisi gibi kredi vermiyor, her ne kadar üstlerinde baskı da olsa sonuç değişmiyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yetkililerinin açıklamasına göre “Devlete ilaç deposundan tutun da yol yapan birçok şirket, paralarını alamadığı için zorda. Bu firmaların alacağı yaklaşık 100 milyar TL’yi buluyor" Bu konuda canlı bir örnek verelim. Bir devlet hastanesi ihale açıyor. Ödeme konusunda sayfanın altındaki notta bakın ne diyor: "Ödeme süresi, hastanenin nakit durumuna göre değişecek: 3 bin TL altı ödemeler 90 gün, 3 bin TL üstü ödemeler için 240 gün" Piyasalara girmesi gereken para girmeyince bu defa resesyon, daha geniş kitleleri etkisi altına alıyor. Bu konuda her bir okuyucumuzun bizzat yaşadıkları pek çok olay vardır.
…
Hükümetin yıllardan beri uyguladığı ekonomi politikası iflas etti. Sıcak para üzerine kurduğu sistem iflas etti. Aslında bundan başkasını beklemek de safdillik olacaktır. Peşinden gittikleri serbest piyasa ekonomisi iflas ettiği için, zaten gittikleri sokak çıkmaz bir sokak. Buna rağmen hatalarında ısrarcı davranıyorlar. Türkiye Varlık Fonu aracılığı ile yeni borç arıyor. Yani ülkenin ekonomik değerleri rehin veriliyor. Aslından seçim ekonomisi dediğimizi şey de tam bu; popülist politikalar ile kaybeden bizzat vatandaşın kendisi oluyor.
…
Bunların çözümü nasıl olacak. Hükümet tanzim satış sistemine başvuruyor. Günü kurtarma adına zaten topuzu kaçmış olan kantarı daha da bozuyor. Tüccar, esnaf bundan son derece zarar etmiş durumda. Ana muhalefet ise ekonomik sıkıntı olduğunu tespit ettik istihdamı arttıracağız diyor. Yani sağ cebindeki parayı, sol cebine koyarak ekonomik sıkıntıları çözeceğiz diyor.
Ekonominin yönetiminde önce hastalıkları teşhis etmeniz gerekir. Yanlış teşhis demek, yanlış tedavi anlamına gelir. Hastalıktan kurtulamazsınız, hatta ölümcül sonuçlar bile söz konusu olabilir. Bugün yaşanan budur.
Kapitalizmin ve sosyalizmin çöktüğü günümüzde tek çözüm, Milli Ekonomi Modelidir. Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan bu modelde kur tuzağından kurtulur, sıfır enflasyona ulaşır ve faiz sarmalından kurtulursunuz. Aksi halde rahat nefes almanız mümkün olmaz. Bütün bunları bile bile vatandaşın gözünün içine baka baka bilmediği konuda ahkâm kesenler ve çözümü engelleyenler asıl beka sorununa yol açanlardır. Tarih de buna şahittir.