Yeni bir seçiminin arifesindeyiz. Yerel seçimlerde aday tespitleri neredeyse tamamlandı.
İnsanın doğuştan sahip olduğu haklar vardır. Bunları hepimizin bildiği gibi can emniyeti, mal, namus emniyeti, din ve vicdan hürriyeti ve seyahat özgürlüğü şeklinde özetleyebiliriz. Sosyal Devlet kavramında ise buna fırsat eşitlikleri de eklenir. Sağlıklı olma hakkı, eğitim hakkı gibi.
İşte siyasilerin yapması gereken de bu hakları vekâlet aldığı insanlaradoya doya yaşatmak.
…
Aslında bu saydığımız hakların biri diğerinden bağımsız değildir. Biri yara aldığında diğeri de bundan olumsuz olarak etkilenir. Adeta bir bünyenin sağlığı gibi neresi ağrırsa canınız oradadır. Kamuoyu araştırmalarında Türkiye’nin en önemli sorunları nedir sorusuna verilen cevaplara baktığımızdaekonomi, eğitim ve terör sorunlarının devamlılık gösterdiği görülüyor. Son zamanlarda bu sorunlara eklenen başlıklar da var. Göçmen sorunu, şiddet olayları, gittikçe kapsamını arttıran trafik sorunları… Hatta günümüzü ve geleceğimizi çok yakından ilgilendiren uyuşturucu kullanımının anormal şekilde artış göstermesi de sayılabilir.
Bunlar sadece başlıklar. Her bir sorunun içinde çok çeşitli detaylar da var. Ekonomide, artan işsizlik mi, hayat pahalılığı mı, Türk lirasındaki değer kaybı mı, faizlerin yüksekliği mi hangisini tutsak elimizde kalmıyor mu?
…
Benzer sorunlar Osmanlının yıkımına yol açmıştır. Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte devlet ve millet bir nefes almış fakat Atatürk'ün rıhletinden sonra yeniden çözümsüzlük iktidar olmuştur.
Sebep çok açık yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile göz kamaştıran bir coğrafyamız var. Küresel ısınma ile topraklarımız daha çok dikkat çekiyor. Ne kadar hor kullanılsa da su kaynaklarımız, değerlendiremediğimiz güneş ve rüzgârımız var. Avrasya'nın tam da göbeğinde bulunuyoruz. İpek yolunun kilit noktasındayız. Endemik bitki örtüsünün en zengin olduğu topraklarımız var. Doğal yaşamın gittikçe prim yaptığı dünyada, ülkemiz bu konuda yüksek potansiyele sahip.
Bu kadar imkâna rağmen sorunların gittikçe daha da çetrefilleşmesi, nasıl izah edilebilir.
…
Dünyada da benzer problemler artış trendinde.
Bakın daha geçtiğimiz gün ABD’de General Motor firması açıklama yaptı. Birçok fabrikasını kapatıyor ve 15 bin çalışanına kapıyı gösteriyor. Ülkemizde yapılan ise moda tabirle konkordato. İflas veren şirketler sıraya girmiş vaziyette. Fay hattı o kadar derin ki, asıl gümbürtü henüz duyulmadı. Kısacası kapitalizm çökmüş durumdadır. Gün artık Milli Ekonomi Modeli günüdür.
…
Bugün yaşadıklarımız bugüne kadar Haydar hocanın yanında olmadığımız içindir.
Karadeniz bölgesi aday tanıtım programında konuşan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın da ifade ettiği gibi, ekonomiyi Haydar hocadan başka bilen bir Allah kulu yoktur.
Hocamız kitabın ortasından konuşuyor "Sen yarasa isen, Haydar hocanın günahı ne? Hiçbir şey bilmiyorsunuz, anlamıyorsunuz" diyor. Çin ve Rusya Milli Ekonomi Modeli'ni uyguluyorlar. Türkiye de böyle bir ilim adamı yok. Sosyal Devlet Milli Devlet'e ihtiyacımız var. Haydar hoca, asgari ücret 5 bin TL isterseniz 10 bin TL bile yaparım,Ev hanımlarına maaş 1500 TL, Vatandaşlık maaşı 1000 TL veririm demedi mi?
…
O halde çözüme karşı duyarsız olma şansımız yoktur. Duyarsız olmak ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bir hatıramdan bahsedeyim. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde stajyer öğrenciyim. Psikiyatri stajımı yapıyorum. Rahmetli Prof. Dr. Fevzi Samuk hocanın yanında hasta bakıyoruz. Şikâyetin nedir diye soruyorum. Hasta çok rahat hiç diyor, problemim yok. Hasta çok da inandırıcı. Bunun üzerine hoca devreye giriyor. Diyor ki, kapıyı aç dışardaki yakınını çağır. Yakınını dinliyoruz ki epey sorunlar yaşanıyor. Fevzi hoca açıklama yapıyor. Asıl tehlikeli olan, hastanın hasta olduğunu bilmemesi ve kabul etmemesidir diyor. İşte bugün yaşanan, insanlarımız sorunlarını görmüyor ve bilmiyorlar.
Oysa bilimsel olarak hakkaniyetle bakıldığı zaman sivrisineğin bile saz olduğu anlaşılacaktır.