2004 yılını acı ve tatlı hatıralarla geride bırakmış bulunuyoruz. Şahsi planda böyle olduğu gibi, ülke ve dünya genelinde de yine acısıyla tatlısıyla birçok gelişme yaşandı.
Bir nüktenin altını çizmek istiyoruz ki, 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak milletimizin, devletimizin temel taşlarının yerinden oynatıldığı gelişmelere şahit olduk.
AB ye üyelik adı altında verilen tavizlerin ceremesini ve fiili uygulamasını yakın gelecekte halkımız daha iyi görmeye ve yaşamaya başlayacaktır. Çünkü AB, Türkiyeyi üyeliğe istememektedir, istediği Anadolu topraklarıdır. Zaten şimdiden Türk insanına kalıcı kısıtlamalar getirmiştir, Türk insanı Avrupa da serbest dolaşamayacak. Her hangi parasal bir yardım da söz konusu değil. Kıbrıs elimizden alınacak. Tabi daha sonra ülkemiz azınlıklar coğrafyasına dönüştürülecek.
Milli kültürümüzü yozlaştırmak için AKP hükümetinin desteği ile misyonerlik faaliyetlerine verilen destek had safhaya ulaşmıştır. Öyle ki Lozan antlaşması bizzat başbakan Erdoğan tarafından ihlal edilerek Kilise ve havra açılmıştır. Resmi rakamlara göre son 2 yılda açılan kilise evlerinin sayısı ise 35 bin rakamına çıkmıştır. Yani ülkemizde yaşayan her Hıristiyan için 3- 4 kilise evi açılmıştır. El insaf. Burada maksat Türk insanını dininden, kültüründen uzaklaştırmak, milli kimliğinden uzaklaştırmaktır. Senin çocuğunu, benim yakınımı Hıristiyan edebilmektir. Yani milli direncini elinden alabilmektir.
2005 bu anlamda çok gelişmelere gebedir. AB ve ABD taraftarlığı ciddi manada taraf kaybedecektir. AB ve ABD yanlısı mandacı partiler ise düşüş trendine girecektir. Kazanan taraf ulusal duruş sahibi, milli ekonomi modeli sahibi ve sosyal devlet projeleri olan parti olacaktır.
Bu düşüncelerle 2005 yılının milletimize, insanlık âlemine hayırlar getirmesini niyaz ediyor, yeni yılınızı tebrik ediyorum.