Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kuvayı Milliye ruhuyla verilen kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi nasıl bir kültür temelinde verilmiştir. Milletimiz bağımsızlık mücadelesini hangi ruh haliyle kazanmıştır. Gelişen olaylar karşısında özelde kimliğimizi, genelde milletimizi ve devletimizi korumak için neye ihtiyaç duyuyoruz. Bizi biz olmaktan çıkarmak isteyenler bize hangi açıdan zarar vermek istemektedir. Tarihi gelişim içerisinde bu soruların cevabını hep birlikte irdeleyelim.
Atatürk kendi anlatımıyla bu hakikati şöyle anlatıyor: "Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe
İşte bu yüksek ruhu gören yedi düvel adına İngiliz komutan Hamilton, Evet insan ruhunu yenmek mümkün olmuyor. Dünyada hiçbir ordu bu kadar ayakta kalamaz. Sadece bir günde 1800 şarapnel attık. Aylardan beri gemilerimiz gece gündüz mevzilerini bombalıyor. Son derece hırpalanmış Türkleri Cenab-ı Allahlarından ayırmak için başka ne yapılabilir. tespitini yapmıştır. Batılılar, milletimizi asırlardan beri ayakta tutan, medeniyet haline gelmiş ibadet anlayışını ortadan kaldırmak için gayretlerinden vazgeçmemiştir.
ABye uyum adı altında AKP hükümetinin ortaya koyduğu politikalar, bu niyeti gerçekleştirecek çapta icraatlardır. Kültür hayatımız, inancımız ve dinimiz Vatikan kontrolü altındadır. AKP'nin bu paraleldeki icraatlarının ardı arkası kesilmemektedir.
Milli Eğitimin okullarında okutulan "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" kitaplarından Kelime-i Şahadetin ikinci aslı olan "Muhammedürresulullah" çıkarılmıştır.
Geçtiğimiz yıl, Milli Eğitim Bakanlığınca ilköğretim öğrencileri arasında yapılan "izleme ve başarı değerlendirme Sınavında" (2. deneme sınavı 4.sınıf soru kitapçığındaki 19. soruda" gönderilen son peygamber hangisidir? sorusunun doğru kabul edilen cevabı Hz. Muhammed değil, Hz. İbrahim olmuştur. Hz. Muhammed devre dışı bırakılmaya çalışılmaktadır. Burada Kuran ölçü olarak alınmamış, Hıristiyan Batının Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v) ı kabul etmeme iddiası esas kabul edilmiştir.
AKP hükümetinin bedava dağıttığı din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında (6. Sınıf Dr. Hasan Gökbulut ve Ömer Öcal S.118'de) Veda Hutbesindeki "Allah Resülünün Sünneti" ifadesi çıkarılmıştır.
Temmuz 2004'te Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yeni bir din anlayışını Milli Eğitimin politikası olarak deklere etmiştir: Din kültürü ve ahlak bilgisi dersini kaldırıp din eğitimi adı altında yeni bir sistematik din eğitimi uygulayacağız. Abdest, namaz, sure ezberleme, gusül abdestini öğretme gibi konuların yeni din eğitiminde yeri olmayacak. İslamiyet gibi Hıristiyanlık, Yahudilik, Putperestlik, Alevilik'de din eğitimi dersinde yer alacak. Din eğitiminde bütün dinler eşit olarak anlatılacak genç istediği dini seçebilecek. Buradaki esas öğrencinin velisinin rızasını almadan İslamdan uzaklaştırma eylemidir.
Çıkarılan imar yasasına eklenen bir madde ile cami yerine mabed kavramı getirilerek kilise evlerinin açılmasının önü açılmıştır. Neticede, bir yılda 30 bine yakın kilise evi açılmıştır.
Son bir örnek daha verecek olursak, R.Tayyip Erdoğan tarafından 8 Ağustos 2004'de AKP olarak parti genel kurulunca Avrupa Hıristiyan demokratlar birliğine üye olmak kararı açıklanmıştır.
Bütün yapılacaklar bununla sınırlı değildir. Bu süreç adım adım bütün manevi değerlerimiz ve Çanakkaledeki yüksek ruh elimizden alınıncaya kadar sürdürülecektir.
Evet, batılı kendi idealleri uğruna yılmaz bir mücadelenin içindedir. AKP hükümetinin başbakanından, her bir vekiline ve AKP teşkilatına kayıtlı her bir partilisine kadar böyle bir dönüştürmeye verdikleri destek tarihin sayfalarına kaydolmaktadır.
Böylesi bir yıkım faaliyeti karşısında dini bütünlüğümüze ne kadar sahip çıkarsak milli bütünlüğümüz de o kadar sağlama alınacaktır. İşte Şehr-i Ramazanı bu manada bir fırsat bilip Peygamberimiz Efendimize Salat ve Selam getireceğiz, çokça Kuran okuyacağız, bütün uzuvlarımızla oruç tutucağızı; ikramımızı arttıracağız.
Bu duygularla Mübarek Ramazan Ayınızı tebrik ediyorum.