"Alemle gelen düğün bayram" lafı, bir ortak paylaşımı, fedakarlığı, bir sıkıntıya karşı birlikte katlanmayı ifade eder. Ne var ki, sıkıntı toplumun sadece bir kesimine çektiriliyorsa ortada bir haksızlık ve adaletsizlik var demektir.
Ülkemizde koronavirüsün görüldüğü Mart ayından itibaren salgına karşı tedbirler alınmaya başlandı. Ve ilk yasak 65 yaş üstüne geldi. 1 Haziran'dan itibaren kısıtlama ve yasakların büyük bölümü kaldırılırken, sanki 65 yaş üstü insanlarımız unutuldu. Onlar hâlâ haftada bir gün, birkaç saat "çarşı izni" kullanabiliyorlar.
Gerçi bazı istisnalarla bu yasağa esneklik getirilmişse de, yasak tümüyle kaldırılmış değildir. Yönetimin eleştirilere karşı cevabı hazır; 65 yaş üstü vatandaşlarımızı koruma amacıyla evde tutuyoruz. Biz de soruyoruz: Öyleyse neden 65 yaş üstü esnaf ve sigortalı çalışan için yasağı kaldırdınız? Ölçüt 65 yaş üstü ise, risk, çalışan ve çalışmayan için de geçerlidir.
İşin aslı, nerde hareket orda bereket düşüncesi, yani ekonomik nedenler. 65 yaş üstüsün, çalışmıyorsan otur oturduğun yerde, demeye getiriyorlar.
Bu bir ayrımcılıktır. Üstelik eve kapatma yaşlı insanlarımız için depresyonu tetikleyebilir. Psikolojik baskının neden olabileceği sağlık sorunları sökün edebilir.
Bir düşünürün dediği gibi, "Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır". Eve kapattığınız insanlar bu yaşlarına kadar hayatı anlayarak yaşamışlar, tecrübe kazanmışlardır. Onlar virüse karşı kendilerini koruma hususunda herkesten daha fazla bilinçli ve duyarlıdırlar.
Kıdemli yurttaşlarımıza güvenmeyi bilelim. Onları karantina nedeniyle zorunlu inzivaya sürüklemek ve ayrımcılığa varan dayatmalarda ısrar etmek Anayasa'nın eşitlik kuralına aykırılık oluşturur. Adalet duygusunu zedeler. Adaletin olmadığı yerde hukuk devleti, insan hakları hukuku büyük yara almış, hukuk çökmüş demektir.
Yasağın devam etmesi sonucu hareketsizlik nedeniyle kas ve kemik erimesi olacağını uzmanlar söylemektedir. Psikolojik travmaları da göz önüne aldığımızda telafisi mümkün olmayacak mağduriyetler yaşanabilir.
Ünlü bir edebiyatçımız 65 yaş üstü yurttaşlara çağrıda bulunarak sokağa çıkma yasağına karşı direnmelerini, demokratik protesto eylemlerinde bulunmalarını, kesilen para cezalarına karşı yargı önünde itirazda bulunmalarını. Maddi ve manevi zararlarının giderimi için tazminat davaları açmalarını salık vermiştir.
Bizim önerimiz ise:
* Kesilen para cezalarına karşı mahkeme nezdinde itirazda bulunulabileceği,
* Sokağa çıkma yasağının uzaması sonucu maddi ve manevi
zarara uğrayanların yargı yoluyla zararlarının giderilmesini isteyebilecekleri
yolunda olup;
Demokratik protesto eylemleri açısından ise durum sorun oluşturabilir, diyoruz; evet bu bir haktır ama, "sivil itaatsizlik" ve yaşanılan olağan dışı durum nedeniyle haklıyken haksız duruma düşebilirsiniz.
Direnme ve sivil itaatsizlik konusunu ayrı bir yazımıza ertelerken, hiç bunlara gerek kalmaksızın yasağın kaldırılması sorunlara çözüm getirecektir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu