Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı anıyoruz. Daha doğrusu yaşıyoruz. Unutulunca ölür insan, diyorlar. O unutulmadı ki, ölsün.
İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Âlim ol ki, ölmeyesin. Çünkü insanlar ölür, fakat âlimler diridirler."
Prof. Dr. Haydar Baş'ı kısaca anlat deseler, İmam Ali (a.s) Efendimizin bu cümleleriyle anlatırım. O alimdi, arifti, aşıktı, maşuktu.
Dünyayı saran bir ilmi vardı. O ilmini ortaya koydu. Yol gösterdi. Çağırdı. Hatta yalvardı. Nasibi olanlar geldi. Olmayanlar düşmanlık etti. Şimdi onlar tek tek ölüyor. Ama Haydar Baş ölmedi, yaşıyor.
Yine adına şarkılar yazılan o sözü var ya! 'İnsan ölünce değil unutulunca ölür'.
Evet, Haydar Baş ölmedi. Çünkü her gün adeta yeniden doğuyor. Her gün dünyanın farklı noktasından O'nun ortaya koyduğu fikirlerin ışıkları yansıyor.
O unutulmadı ki ölsün! Unutulmazda. Çünkü gönül ehliydi, aşk ocağıydı, ilim deryasıydı, emanet sahibi ve de bu alemde yolcu olduğunu çok iyi biliyordu.
Gönül ehli; "Bu alem öyle bir alem ki kimisi varı yok görür, kimisi yoku var görür…" der.
Arifler ölmez maruf (tanınmış) olur. Aşıklar ölmez, maşuk (sevgili) olur.
Yunus'umuzun, 'Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez' sözü bu dönemde Haydar Baş için söylenmişti. O aşıktı, arifti, alimdi, abitti, zakirdi, zahitti. O bir baba idi baba. Anlayabilen, görebilenler için hem milletimize, hem de insanlığa babalık yaptı.
'Aşk hükmetmez; terbiye eder', der Hz. Mevlana. O terbiye edilmiş ve terbiye eden idi.
Mevlana'ya sormuşlar 'sevgili' nasıl olmalı diye.
'Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı' demiş.
İşte Haydar Baş fikirleriyle, projeleriyle, nasihatleriyle, muhabbetiyle, hatıralarıyla bugünde, yarında sarıldığımız, dayandığımız omuzdur, baştır.
Evet, Haydar Baş Hocamız aramızdan ayrılalı iki yıl oldu. Bu ayrılıkların olacağını hepimiz biliyorduk ama inanamıyorduk.
Meğer Haydar Baş Hocamız oraya koşa koşa gitmiş.
"Hayat bir dünyadır. Ahrette bir dünyadır. İkisi arasındaki perde ölümdür. Ama nefis ahireti görmediği, bilmediği için o tarafa yokluk olarak bakar, ölümden de çok korkar, tir, tir titrer. Bilse ki ondan sonra muazzam, sonsuz bir hayat var; o zaman ölüme koşa, koşa gider."
Büyük ariflerden Mustafa Hayri (rahmetullahi aleyh) Hazretleri derdi ki: "Evlat, hastalık ölüm getirmez. Ölümü getiren şey eceldir, alınan nefesin bitmesidir. Gün biter, nefesin biter, Allahaısmarladık der geçersin öteye…"
Evet, Haydar Baş Hocamızın da günü bitti, 'hepinizi Allah'a emanet ediyorum, Allahaısmarladık' dedi ve geçti öteye.
Ama bu ayrılığı hiç beklemiyorduk. Her ayrılık zordur, acıdır, hüzünlüdür. Ama bu ayrılık çok başka bir şey.
Bu ayrılığı hiç hesap edememiştik Hocam.
Şimdi bizler, uğruna hayatını adadığın Allah Resulünün (s.a.a.v) hiç görmediği babasına duyduğu hasreti yaşıyoruz adeta.
Allah'ın Habibinin daha çocukken kaybettiği annesinin acısını ok gibi saplanmıştı kalbine. Aynı ok saplandı kalbimize Hocam.
Amcasını kaybetti, 'canım' dediği eşi, annemiz Hz. Hatice'yi kaybetti. Çok üzgündü. Hüzün yılı dediler o yıla. Bu 2 yılda bizim hüzün yılımız Hocam. Seni kaybettik.
Çünkü biz, seninle nasıl kul olunacağını öğrenmiştik. Çünkü biz, sende Allah Resulünün sevgisini görmüş ve o sevginin muhabbetini öğrenmiştik.
Biz, seninle Ehl-i Beyt'in hakikatini, sevgisini öğrenmiştik Hocam.
Gerçekten bu ayrılığı hiç hesap edememiştik Hocam. Ama hesap etmediğimiz bu ayrılık geldi ve bizi buldu.
Ama bu nasıl bir ayrılık hayret ediyorum. Dün hissetmediğin kadar büyük yakınlığı bugün hissediyorum. Aklımda, fikrimde, gönlümde hep Sen varsın Hocam.
Birilerinin söylediği cümleler, cümle içindeki kelimeler hep seni hatırlatıyor. Gülümsemeni görüyorum. O hak adına celallendiğin andaki heybetin ruhumu kaplıyor.
Gerçekten bu ayrılığı hiç hesap edememiştik!
Üzgün müyüm, şaşkın mıyım bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki, seni çok özledik Hocam.
Bu özlemimizi yine seninle teselli ediyoruz. Seni, seninle yaşıyoruz, yaşamaya çalışıyoruz.
Aslında 'Haydar Baş öldü' cümlesi de anlamsız bir cümle. Haydar Baş ölmedi, ölmez de.
Fikirleri zamana şamil. Görüşleri her zaman ve mekanı aydınlatıyor. Tespitleri hem haklı hem de ispatlı.
Bıraktığı iki emanette davasını sırtlamış götürüyor. Böyle bir insan ölmez ki!