Edebiyatımızın önde gelen şair ve yazarları arasında yer alan merhum Necip Fazılın dediği gibi; Hepimizin başını iki eli arasına alıp düşünmesi lazım. Kimdir Muhammed, nedir Muhammed? Bu sorulara cevap olarak, ilk etapta şu hadisi kutsiyi zikretmemiz gerekir: Ey Habibim seni yaratmasaydım âlemleri yaratmaz idim.
Allahu Taala bu hadisi kutsi ile sevgilisine ne kadar değer verdiğini biz ümmete bildiriyor. Yani bütün mevcudatın, benim, senin, tüm insanlığın, canlı, cansız her şeyin, yerin ve göğün yaratılma sebebini, tek bir şeye bağlıyor ve Ona, Muhammed Mustafasına olan aşkını dile getiriyor. Hz. Âdem (as) cennetten çıkarıldığında Yarabbi beni Muhammedinin yüzü suyu hürmetine affet diye duada bulunuyor ve Rabbul Âlemin- Sen benim Muhammedimi nerden bilirsin diye soruyor. Âdem (as), Ya rabbi, ben cennetin kapısı üzerinde senin adın ile onun adını yan yana yazılı gördüm. (Lailahe illallah Muhammed ur Resulullah) Cenabı hak Hz. Âdemin bu duası üzerine onu affeder. Şimdi burada biraz durup düşünmek lazım, bu ne büyük bir aşk, bu ne büyük bir bağ, teşbihte hata olmaz, bizler insan olarak kendi ismimiz yanına kimin ismini yazarız. Tabi ki, en çok sevdiğimiz değer verdiğimizin ismini, işte Allah(c.c) da en çok değer verdiğinin ismini, yazılabilecek en güzel yere, cennetin kapısı üzerine yazdırıyor.
Hz. İsaya (as) Rabbül Âlemin Ya İsa senden sonra gelecek ahir zaman peygamberi olan Ahmed isimli peygamberimi ümmetine müjdele. Dediği zaman Hz. İsa Yarabbi beni Muhammedine ümmet eyle diye duada bulunuyor. Âlimlerin izahatına göre, büyük ihtimalle Hz. İsanın göğe çekilmesi ve ahir zamanda Muhammed Ümmeti olarak yeryüzüne tekrar gönderilmesinin sebebi de bu duadır. Bir yanda kitap gönderilmiş bir Peygamber, diğer yanda biz, şanslı insanlar Muhammed Mustafa Ümmeti olarak doğanlar, sırf ona ümmet olduğumuzdan dolayı alınlarımızı secdeye mıhlayıp, bir ömür boyu şükür etsek yine de Muhammed Ümmeti olmanın şükrünü tam manasıyla eda edemeyiz.
Bir çoğumuzun bildiği üzere Kuran-ı Kerimde geçen Yusuf Suresinde Hz. Yusufa duymuş olduğu sevgisinden dolayı diğer kadınlar tarafından kınanan Hz. Züleyha, Hz. Yusufu o ayıplayıcı kadınlara gösterdiği zaman, ayıplayıcılar ellerindeki bıçaklarla parmaklarını doğrarlar da acı hissetmezler. İşte Resullahın hayat arkadaşı Hz. Ayşe validemiz, bu sure okununca aynen şöyle diyor:
Hz. Yusufu görüp de parmaklarını doğrayan kadınlar, eğer Muhammed Mustafayı görseler idi ellerini değil. Vallahi o bıçaklarla göğüslerini, kalplerini parçalarlardı. Bu sözden hareketle Hz. Resullahın cismaniyetindeki ilahi tecelliden kaynaklanan güzelliği, nuru varın siz hesap edin. Burada şu sözü eklemeyi gerekli görüyoruz. Allahu Teala Zulcelal Velkemal Hazretlerinin kendi zatında, ilahi mevcudiyetinde barındırdığı aşkı ulihiyesinin yeryüzüne tecellisi insanlar içinde görünen halinin bir diğer adı da Muhammed Mustafadır. Öyleyse Allahın bu kadar sevdiği, değer verdiği, âşık olduğu bir varlığı bizlerin de sevmekten, met etmekten başka çaresi ve çıkarı yoktur.
Gerçek iman sahibi olmak, insan olmak; cenneti, Cemalullahı kazanabilmek için onu sevmeli, onu sevmeli ve yine onu sevmeliyiz. Peki, O nasıl sevilmeli, O nasıl övülmeli. İşte bu soruya cevaben Kuran-ı Kerimde Rabbül Âlemin bize şöyle nida ediyor:
Allah ve Melekleri peygamberine salât ve selam ediyor. Ey iman edenler siz de ona salât ve selam edin ve ona teslim olun
Yani; Allahümme Salli Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammed. Bu ayeti kerimeyi Resulullah (SAV) efendimiz şöyle teyit ediyor: Ümmetim ve benim aramda sırf selam getirsin, selam götürsün diye yaratılmış melekler vardır. Ümmetimden bir kimse bana salât selam okursa ilgili melek o selamı bana getirir ve Allah tarafından ruhum bana tekrar verilir ve ben de o ümmetime aynen selam ederim ve bu defa o melek benim selamımı alır ve ümmetime iletir. Gel de hayret etme, makama bak, rütbeye bak Bu ne demek? Bu akıl sahibi olan her insan için Hz. Muhammed Mustafa (SAV) her zaman Hay demektir.
Bu konuda daha birçok ayet ve hadis mevcuttur. Sözün tamamı arife söylenmez imiş, Ümmeti Muhammed ariftir. Herhalde bu kadar izahat - iman için Leileheillallah kafidir, Muhammedur Resullullah denmese de olur diyenlerin ağzının üstüne ve o körelmiş şuuruna bir şamar misali oturmuştur. Allah bizleri Muhammedine dil uzatmaktan, onu yok saymaktan muhafaza etsin. Bu tür tehlikeli zehirli sözlerden, fitnelerden hepimizi korusun.
Ahmet Benlioğlu