Cumhuriyetimizin 87.yıl dönümünün kutlandığı günün akşamı Çankaya köşkünde verilecek davete, sayın Reisicumhurumuz tarafından davet edilmem için yazdığım yazıyı sayın SÖZÇÜ gazetesinin köşe yazarı, Sayın Mehmet Şehirli de köşe yazısında yer vererek, bu isteğimi konu etmiş ve beni doğrusu çok duygulandırmıştı.
O günden bu güne geçen zaman dilimi içinde Çankayadan bir haber gelmediği için asla üzülmemiştim. Ben Cumhurdum amma, görüşü belli bir Cumhur olduğum için, oralara kadar çağrılmam elbette mümkün olamazdı diye düşündüm. Yinede bir açık kapı bırakıyorum, çünkü Sayın Reisicumhurumuza bu konu mutlaka iletilmemiştir. Eğer sekretaryası Sözcü gazetesini okuyup ta bu arzu ve isteğimi bir vatandaş isteği olarak, sayın köşke iletmiş olsaydı mutlaka bende o kapıdan içeri girer ve yüce Atatürkün bu saygın köşkünde onu selamlamak imkanı bulurdum. Fakat şu noktayı atlamışım çünkü Çankaya köşküne beklide adını saydığım Sözcü gazetesi çıkmadığı için benim dileğimde havada kalmış olabilir. Çünkü geçen gün Sözcü gazetesinde okuduğuma göre THY da yolculara iki gazete sunulmuyormuş. Bunlar, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri. Onun için düşündüm ve taşındım ve kendi kendime, acaba dedim, Sözcü gazetesi de mi Çankaya sınırları içinde izlenemiyor. Ne ise bu konu beni aşar. Zira sayın Şehirli araştırma yaparak neticeyi her halde açıklarlar.
Elbette Çankayaya çağrılmadım amma, o günden bu güne telefonlarım hep bu soruyu taşıdı. Neden çağrılmadın veya bir haber var mı?
Hele İzmir ilimizden arayan sevgili bir okurum aynen şu ifadeleri kullanıyordu: Ne işin var, Çankayada gel seni İzmirin Çeşme kıyılarında ki en lüks beş yıldızlı otellerinin birinde beş gün beş geçe ağırlayayım ve karşılama yapayım sana. Yediğin önünde yemediğin arkanda kalmış olur.
Doğrusu çok önemli bir mesajdı. Fakat benim asıl maksadım büyük Atanın o Cumhuriyeti ilan ettiği köşkte birkaç saat olsa da onu izleme fırsatı bulmam içindi.Bu çağrıyı onun için yaptım. Yoksa bu yaştan sonra yesek ne olur, yemesek ne olur, diye düşünme aşamasındayım. Sağ olsun sevgili okuyucular hep bu tarzda aramalarıyla soru sormaya başladılar. Neden çağrılmadın, elbise temizleyicisine ne ödedin. Belki 2011 yılında çağrılırsın, sen yine elbiseni temiz tutmaya bak
İşte bir Cumhur vatandaşın içinde bulunduğu bu duygulu anı sizlere ve gelen mesajlara karşılık olması için yansıtmak istedim. Elbette Çankaya Türk ulusu ve Cumhuriyet ve demokrasi için çok önemli bir merkezdir. Gecesini gündüzüne katarak oralarda 15 yıl Türkiye Cumhuriyetinin hür ve bağımsız yaşaması için uykusuz gecelerine ekleme yapan büyük Atatürk Türk usunun bir yüce önderi olduğundan yedisinden yetmişine her Türk vatandaşının kucaklaması ve görmesi gereken bir mabet gibidir ÇANKAYA. Orada görev yapan sayın Reisicumhurlar daima Türk ulusunun geldiği noktayı Atatürkün ışığı altında izleme altına alırlar ve büyük Türkiye yi ve o Türkiye nin cumhurlarını hep Atatürk gözlü ile seyretme imkanı bulurlar.
Önemli olan benim Çankayaya çağrılıp çağrılmamam değil, önemli olan Türk Ulusunun bu büyük liderinin ilelebet yaşatılması ve anılmasıdır.
İşte bir 10 Kasım günü bende Ankaraya giderek onun manevi huzurunda saygı ile eğilip bir dal karanfili mezarına bıraktığımda Çanka ya çıkmadım amma, onun mezarı başında bir Fatiha vererek güzelliklerin en büyük heyecanını yaşadım.İşte beni arayan sevgili okuyucularıma içtenlik dolu mesajım budur.Elbette onun manevi huzurunda eğilmek ve ona SENİN İZİNDEYİZ; diyebilmek coşkusu ve heyecanı her çeyin üstündedir.
Sayın Şehirli köşesizde bu mesajıma da yer verirse ,beni arayan ve neticeyi soran Sözcü okurlarına işin iç yüzünü açıklamış olurlar!...
Nejat TAŞKIN