Bazı kişilerde ve kurumlarda isim değiştirme takıntısı vardır.
Önce çevresindeki kişilerin isimlerini değiştirmeye çalışmakla başlarlar. Bir iki örnek; görme sorunu olup gözlük takanların hemen peşinden takma adı gelir. ?Gözlüklü?
Bir diğeri giyimine, kuşamına biraz fazla özen gösterirse, lakabı gecikmez. ?Süslü?
İsim takma bazen fiziksel görünüşe göre de uyarlanır.?Sakallı, kel, kulaksız, köse, sağır, kör, deli vs gibi.
Birde isimlerde benzetme yetenekleri vardır. Zekeriya?ya Zekküş, İbrahim?e İbo, Mahmut?a Maho, Belkıs?a Ballı, Fatma?ya Fattum veya Fatoş vb..
Aslında bu isim takma, lakap yakıştırma dinimizce de uygun değildir.
Bazen de köy, sokak, mahalle, cadde, bulvar, semt, okul isimlerine takarlar.
Bir de bakmışsınız ki yüzlerce yıldır var olan mekân isimleri değiştirilmiş. Aslında bu mekân isimlerinin değiştirilmesi bir bakıma tarihi yok etmektir, geçmişe saygısızlıktır, şehrin belleğinin silinmeye çalışılmasıdır, bilincin yok edilmesidir.
Bir de siyasi maksatla değiştirilen isimler vardır.
Bir belediye meclis kararı çıkarılır, bir mahalleye, caddeye, parka, sokağa bir isim verilir. Bir süre sonra değişen belediye meclisi bu ismi yeniden değiştirir. Aslında çözüm basit; ya koymayacaksın, ya da konulmuşsa kaldırmayacaksın. Bir zamanlar 12 Eylül darbesini yapan komutanların isimleri hemen her yere verildi. Şimdilerde ise kentlerin belediye meclislerini en çok meşgul eden konu bu isimlerin yeniden değiştirilmesidir.
Siyasi iktidarlarda politik mülahazalarla bir kısım kişilerin ve kuruluşların bu takıntılarına alet olup, şehir isimlerini değiştirmek veya ilave sıfatlar koymak isterler.
Şimdi bakalım; Urfa?nın ?Şanlı? sıfatıyla şanımı arttı. Bence hayır! Zira Urfa zaten şanlı, ünlü, derin tarihli ve kültürel bir kent.
Maraşlılar ise zaten kahramanlıklarını tarihleriyle özellikle milli mücadelede ispatlamışlardı. İsminin Kahramanmaraş olarak değiştirilmesi kahramanlığına bir ilave getirmedi.
Tıpkı Koçhisar?a, Şereflikoçhisar isminin verilmesiyle Koçhisarlılara bir üstünlük getirmemesi gibi.
1915 tarihinde kurulan ve birçok ünlü hemşerimizin mezun olduğu Kilis Ortaokulunun ismi değiştirildi, iyi mi oldu?
Kilis?in kuruluş tarihi bilinmeyecek kadar eski çağlara dayanıyor. Tarihte Kilis ismi ile kurulan kentin şimdiki yerleşim alanının 10-15 km daha kuzeybatısında olduğu biliniyor. İlk kurulan Kilis?in ismi, ?Cyrrus? olarak zikrediliyor. Osmanlı dönemi kaynaklarında, Yukarı Makedonya?da bulunan Pella?da Cyrrus denen bir kentle aynı ismi taşıdığı ve burasının ?Bosna Kilis?i? olarak, bizim Kilis?in ismi ise ?Halep Kilis?i? olarak geçiyor. Dolayısıyla Makedon kaynaklı bu isim dilimize ?Kilis? olarak geçmiştir. Kökeni Cyrrus olan isim, Kiris, Killiz olarak telaffuz edilmiş, sekizinci yüzyılda bölgeye gelen Türkmenler ?Kilis? diye ifade etmişlerdir.
Cyrrus, Kilis (İsmail Hami Danişmet?e göre) ?Efendi?, Yakut Türkleri dilinde ?Düz, dümdüz?, Şor Türklerinde ise ?Bal Peteği? anlamında kullanılırmış.
Kilis ismine yakıştırılmak istenen bir sıfat ise ?YiğitKilis? imiş. Yani, ?Yiğit Efendi,? Düz, Dümdüz Yiğit,? ?YiğitBalpeteği? olacak.
Bence bu çevrelerin öncelikle Kilis?in derin tarihine, kültürüne sahip çıkmaya, sosyal ekonomik problemlerine çareler bulamaya çalışmalarının daha doğru bir çaba olacağı kanısındayım.
Bilindiği gibi bir kentin isminin değiştirilmesi için TBMM?den kanun çıkarılması gerekmektedir.
Bırakın politikacılar daha ciddi işlerle uğraşıp, insanlarımızın çok daha acil sorunlarına karşı projeler üretsinler, çareler bulsunlar.
Mart 2011
Ecz. İbrahim Beşe