Hükümet, tarımın son kalelerinden olan şeker fabrikalarını satmak için adeta çırpınıyor. Tepkiler, uyarılar, protestolar umurunda değil. Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın olup bitenin farkında olmadığını ortaya koyan “bir kaç şeker fabrikası, piyasayı regüle etmek için devletin elinde kalabilir” açıklaması bile bizzat Başbakan Yıldırım tarafından yalanlandı. “Yok böyle bir şey. Fabrikalar zarar ediyor, satılacak” diye ince bir tepki gösterdi Başbakan… Peki, şeker fabrikaları zarar ediyor mu? Bu konudaki reel rakamlar ne diyor? Bu soruya cevap vermek, olaya nereden baktığınıza bağlı. Ali Cengiz oyunu yapıp devletin işletmediği, çeşitli sebeplerle üretim dışı tuttuğu Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk fabrikalarını hesabın içine katarsanız şeker fabrikaları zarar ediyor. Hem de 31. 9 milyon lira. Ama hesabı şöyle yaparsanız: Çalıştırılmayan bu 4 fabrika hesabın dışında tutarsanız, Şeker Enstitüsü dahil 21 fabrikanın karı 103.3 milyon TL, zararı ise 44.7 milyon TL’dir. Sonuçta, sadece çalışan fabrikalar ve Şeker Enstitüsü üzerinden yapılan hesapta Türkşeker’e ait şeker fabrikaları 2016 yılında 58.6 milyon TL kâr etmiştir, zarar değil! Bu konuda bize bir açıklama gönderen Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık şöyle diyor: “Sorun Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk fabrikalarının çalıştırılmamasıdır. Nedeni konusunda küçük bir araştırma yapıldığında, bu fabrikalar için çiftçimizin yeterli miktarda şeker pancarı üretmediği/ürettirilmediği sonucuna kolaylıkla ulaşılabilir. Buradan da şeker fabrikalarının zarar etmesinin kökeninde tarım politikalarındaki yetersizlikler net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.” Yani kapalı tutulan şeker fabrikaları vasıtasıyla Türk Şeker zarar etmiş gösterilmiş ama gerçekte şeker fabrikaları büyük kârlar elde etmiştir. Üstelik ülkemizdeki şeker fabrikalarını kapattıracak ve bir sanayi kolunu çökertecek kadar sıkıntı yaratan bir ürün olan şeker pancarı, hala havza bazlı destekleme modelinde desteklenecek ürünler içerisinde yer almamaktadır. Atalık’ın verdiği bilgilere göre: “Şeker sanayinin hammaddesini oluşturan şeker pancarı üretimine devletin kurumu Türk Şeker verileri üzerinden baktığımızda 2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu ve bu çerçevede kurulan Şeker Kurumu’nun şeker üretim kotası getirmesi sonucu şeker pancarı eken köy ve çiftçi sayılarında çok hızlı bir gerileme sürecine girilmiştir. Üretimi durdurulan fabrikalar özelinde konuyu incelediğimizde Ağrı Şeker Fabrikası için üretim yapan köy sayısı 2002 yılından 2016 yılına yüzde 80, çiftçi sayısı da yüzde 95 gerilemiştir. Alpullu Şeker Fabrikası için bu sayılar sırasıyla yüzde 70 ve yüzde 90, Çarşamba Şeker Fabrikası için yüzde 97 ve neredeyse yüzde 100, Susurluk Şeker Fabrikası için yüzde 72 ve yüzde 92 oranında gerilediği görülmektedir. Türk Şeker’in 25 fabrikası üzerinden konuyu değerlendirdiğimizde aynı dönemler için bu fabrikalara şeker pancarı üreten köy sayısı yüzde 56 ve çiftçi sayısı ise yüzde 82 oranında gerilemiştir.” Yani mesele kâr-zarar meselesi değildir. Mesele kâr zarar meselesiyse, Osmangazi Köprüsü’nü inşa eden firma ile akıllara ziyan bir anlaşma yaptık. Dünyada eşi benzeri olmayan bir anlaşma. Günde 40 bin araç geçiş garantisi verdik. Şu an köprüden günde ortalama 14 bin araç geçiyor. Geçmeyen 26 bin aracın parasını biz ödüyoruz, bundan sonra da ödeyeceğiz. Yani yılda 1.4 milyar para ödeyeceğiz. Yıllık zarar 1.4 milyar lira… Kapatın o zaman Osman Gazi’yi! Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde de aynı vahim zarar var. Köprüyü inşa eden firmaya günlük 135 bin geçiş garantisi verildi. Şu an geçen araç sayısı 50 bin civarında. İşletmeci firmaya yıl sonu itibariyle ödenmesi gereken para 2.4 milyar lira. Avrasya Tüneli’nin yapan firmaya 68 bin araç geçiş garantisi verdik. Bugün itibariyle günlük geçiş miktarı 20 bin. Yani 48 bin “geçmeyen” aracın parasını vatandaş cebinde ödüyor. Yıllık zarar 2.4 milyar. Kapatın o zaman Yavuz Sultan Köprüsü’nü! Türk Telekom’u Oger Grubu’na sattılar. Satıldığı yıl 7 milyar 690 milyon lira olan öz sermayesinin çoğu eridi ve 2016 yılında 3 milyar 386 milyon lira düzeyine kadar düştü. Bankalardan aldığı kredileri ödeyemedi. Türk Telekom’un borcunun devletin sırtına kalacağı endişesi yüksek… Hükümet ise Türk Telekom gibi devasa zararlara uğrayan özelleştirme hatalarını konuşmak yerine Türk tarımının bel kemiği ve olan pancarı tamamen tarladan sökmek için şeker fabrikalarını satmanın peşinde. Yapmayın beyler. Amerika’nın talimatlarına ‘HAYIR’ demeyi öğrenin. Aksi halde yok olacaksınız.
MUHARREM BAYRAKTAR