18 Mart Çanakkale Savaşının 105. yıl dönümü, asırlarca dünyaya hükmetmiş Osmanlının son zaferi ,hasta adam denilen ve sonu beklenen bir milletin tekrar moral bularak, ilerideki yapacağı Kurtuluş Savaşı için umutlandığı yerdir Çanakkale Savaşı .
Mehmet Akif Ersoy'un deyimiyle “Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela” dediği 7 düvelin ,savaştan yeni çıkmış ,yokluk ve kıtlık içerisinde vatan müdafaası yapan Anadolulun yiğit insanlar ile yaptığı savaşın adıdır Çanakkale savaşı.
Tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalandığı için Seyit Ali onbaşının 275 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdiği ve İngiliz zıhlısını boğazın derinliklerine gömdüğü bir zaferin adıdır Çanakkale zaferi.
Metre kareye 6000 merminin düştüğü ,250 binin üzeride vatan evladı kınalı kuzuların ,bu toprakları bizlere vatan olarak bırakmak için gözlerini kırpmadan şehit düştükleri savaşın adıdır Çanakkale savaşı
19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal paşanın Koca çimen’de Conkbayır’da, Cephanesi biten askerlere : Süngü tak emrini verdikten sonra ;
«Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dediği ve askerlerin 3 dakika sonra öleceğini bildiği halde gözünü kırpmadan şehadet şerbetini içtiği savaşın adıdır Çanakkale savaşı
Türkiye'de malum çevreler Mustafa Kemal Atatürk’süz bir Çanakkale savaşı oluşturmaya çalışsa da; Mustafa Kemal’siz sinema filmi çekse de, bakın düşman komutanı ondan nasıl bahsediyor: Çanakkale İngiliz Başkomutanı General Hamilton, İngiltere Harbiye Başkanlığına yazdığı yazıda Mustafa Kemal’in yüce komutanlığını şöyle anlatmaktadır :
“İngiltere Harbiye Başkanlığına,
Niçin geriye çekildiğimizi soruyorsunuz, bütün gerçeği tüm açıklığı ile size bildirmek isterim : Çok cesur muharebe eden, en iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusunun ve Albay Mustafa Kemal gibi dahi bir komutanın karşısında bulunuyoruz. Bunu hiçbir zaman unutmayalım.”
Gelin yapılan savaşın bir anını Mustafa Kemal Paşadan dinleyelim:
“10 Ağustos 1915. Conkbayırı’nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. Tümen komutanı ve diğer subaylarımı çağırdım.
Mutlaka düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın tarzında olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 – 30 metre yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’nda çıt çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 04.30’da kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu.
Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey’den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumda, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı.
Aynı gün gece, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.”
Mustafa kemal Atatürk Çanakkale savaşının kazanılmasındaki en büyük etkeni şu şekilde anlatıyor:
“Bomba sırtı olayı ( 14 Mayıs 1915 ) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulamamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kuşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kuranıkerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse kelime-i şehadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak, cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngüyle çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriye değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran da bu yüksek ruhtur.”
Bu yüksek ruha dün olduğu gibi bu günde ihtiyacımız var.
Alaiddin Özkar 18/03/2020