Önceki gün kahvaltılık malzeme almak için markete gittim. Marketin yeni açıldığı saatlerdi. Benim önümde bir hanımefendi bir kahve elinde kasada işlem yaptırdı ve marketten uzaklaştı. Aradan bir kaç dakika geçmeden koşarak geri geldi. Kasiyere bu kahvenin fiyatında bir yanlışlık var. Dün aldım 24.90 dı bugün 49.90 kesinlikle olamaz. Bir kontrol edebilir misiniz dedi. Kasiyerle beraber reyondaki etiket kontrol edildi. Fiyat doğruydu. Hanımefendi şok geçiriyordu. Daha önce 25 liranın altında aldığı kahve bir günde 50 lira olmuştu. Kahveyi almaktan vazgeçerek, “Ben şook, ben şook” diye söylenerek uzaklaştı. Benim film izler gibi seyrettiğimi fark eden kasiyer, hergün bunun gibi bir çok olayla karşılaştıklarını söyledi.
Aslında kahvaltılık malzeme almaya giden bende bu hanımefendinin durumundan farksız şok halindeydim.
Yumurta fiyatları yükselmiş, peynir ve tereyağının yanına yaklaşılmıyordu.
Cem Karaca’nın şarkısı çalıyordu sanki:
“Bindik Bi Alamete
Gedeyoz Gıyamete Amanieyynn..
Yol dediğin yol gibi
Ulaşmalı bir yere
Biz dön baba dönelim
Geliyoz aynı yere
Bu döngü kısır döngü
Başı varda sonu yok
Dönüyom dönemiyom
Sonunda bir cıgış yok Amanieyynn…
Bindik Bi Alamete
Gedeyoz Gıyamete Amaneeinn..”
...
Şimdi ikinci şok Türk-İş’in, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak, temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın 2021 yılı Eylül ayı sonuçlarında...
Araştırmaya göre, bu ay 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden “açlık sınırı” 3 bin 49 lira olarak belirlendi. Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen “yoksulluk sınırı” ise 9 bin 931 lira 59 kuruş oldu. Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” de aylık 3 bin 709 lira 23 kuruş olarak hesaplandı.
Yaş sebze-meyve fiyatları arttı
Mutfak enflasyonundaki değişim ise araştırmaya şöyle yansıdı: Dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 4.18 oranında artış gösterdi. Yılın ilk dokuz ayı itibariyle fiyatlardaki artış yüzde 17.72 oranında gerçekleşti. Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 24.56 oldu. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 19.58 olarak hesaplandı. Araştırmaya göre, et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta, et fiyatı genelde aynı kaldı. Tavuk fiyatı da değişmedi. Yaş sebze ve meyve fiyatları mutfak harcamasını artırdı. Sebzenin ortalama kilogram fiyatı bu ay 8 liraya yükselirken, meyvenin 8 lira 70 kuruş oldu. Ekmek fiyatı ile tereyağı, margarin ve ayçiçeği yağının fiyatı değişmedi, zeytinyağının fiyatı ise arttı. Siyah ve yeşil zeytin fiyatı da bu ay arttı.
Türk-İş’in yaptığı çalışma, 2 bin 825 lira 90 kuruş olan asgari ücretin yine açlık sınırının altında olduğunu gösterdi. Aradaki fark bu ay 224 TL’ye yükseldi. Dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması (mutfak masrafı) geçen aya göre 122 TL, yılbaşına göre 459 TL ve geçen yıla göre 601 TL arttı. Yapılması gereken toplam harcama tutarı (aile bütçesi) ise aylık 398 TL, dokuz aylık 1.495 TL ve yıllık 1.959 TL tutarında yükseldi. Öte yandan net asgari ücret ile bir kişinin yaşam maliyeti olarak hesaplanan 3.709 TL arasındaki fark da açılmış oldu. Bu durum karşı karşıya kalınan geçim şartlarının ağırlığını ortaya koyuyor. Eylül ayı itibariyle, asgari yaşama ulaşmak için üç buçuk asgari ücret gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta gıda ürünleri ve kiralar olmak üzere fahiş fiyat artışlarını önlemek için bizzat kendisinin ilgileneceğini belirterek “Bizim işimiz zaten böyle bir adaletsizlik, böyle bir zulüm, böyle bir suiistimal varsa bunları yakın takibe almak suretiyle bu zulmün önüne geçeceğiz” diyordu. Ancak beş marketi suçlamaktan daha fazla ileriye gidemedi. Türkiye’yi 5 büyük market mi yönetiyor sorusu dilden dile dolaşır oldu.
Asgari ücretin yoksulluk sınırının üstünde olması bir türlü söylenmedi. Tabi mevcut kapitalist sistemle bu imkansız.
Asgari ücret konusunda en dikkat çeken yeni bir model sunan parti olan BTP, asgari ücretin bugünkü koşullarda 10 bin lira olması gerektiğini savunuyor. Yoksulluk sınırının 9 bin 931 TL olduğu ülkemizde asgari ücretin 2 bin 825 TL gibi yetersiz bir rakam belirlenmesine tepki gösteren Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Milli Ekonomi Modeli uygulandığı takdirde asgari ücretin 10 bin TL olabileceğini açıkladı. 30 milyon insanın asgari ücretle geçinmek zorunda olduğunu belirten Baş, şunları söyledi: “Asgari ücret neden bu kadar çok konuşuluyor. İki sebep sayılabilir. Birincisi; ülkemizde 30 milyon insan asgari ücretle geçinmek zorunda, ikincisi; asgari ücret yetersiz! Hiç düşündük mü, asgari ücret kavramı nereden çıktı? Asgari ücret, bir vatandaşın asgari geçim koşullarını sağlayabileceği ücrettir. İnsani bir biçimde, yoksul olmamak şartını sağlayabileceği ücrettir. Peki, ifade ettiğimiz gibi asgari ücret yoksul duruma düşmeden hayatı devam ettirmeye yetecek bir ücretse, bu ücret Türkiye’de ne kadar olmalı? En azından belirlenen yoksulluk sınırının üzerinde olması gerekir, değil mi? Bu ücret esasında insani ücrettir. Vatandaşın bu ücreti nereden elde ettiği vatandaşın sorunu değildir. Yılda 100 milyar lira faiz ödemesi olan bir devletin yoksul vatandaş bırakmamak için ihtiyacı olan para 10 milyarcık. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bahsettiğim savurganlıklar belki yoksulluğu ortadan kaldırmaz, ama zenginliğimizin de ispatıdır. İnsanlık tarihinin en büyük yoksulluğunu yaşamıyoruz ama insanlık tarihinin en büyük eşitsizliğini yaşadığımız kesin” dedi.
Yoksulluk sınırının altında ve üstündeki bir standartta yaşama noktasında tercih ve karar sizin selam ve sevgilerimle...
3.10.2021 (Kilis)